MENÜ

Çukurun derinliği!

Abone Ol Google News

Başkanlar, yöneticiler, teknik adamlar ya da futbolcular için eğlence olan bu gerilim; kulüplere, takımlara gönül veren taraftarlar için hayat-memat meselesi oysa. Yarın bir gün konuşmak, yazmak ve hatta düşünmek bile istemediğimiz olaylara şahit olursak eğer, bilin ki vebali size aittir.

Haberin Devamı

Yıllar önce...

Ali Şen, Yurdaşen Karahasan, Ömer Çavuşoğlu, Ergun Gürsoy vardı...

Birbirlerinin ilgilendiği futbolcuları kaçırır, kimsenin bilmediği bir adada saklar, sonra İstanbul'a getirip imza attırırlardı. O dönemlerin en büyük süksesi buydu.

Sık sık atışırlardı, hatta kavga ederlerdi.

Dünlerde...

Aziz Yıldırım, Adnan Polat, İbrahim Hacıosmanoğlu, Adnan Öztürk, Mahmut Uslu vardı...

Birbirlerinin ilgilendiği futbolcuları transfer ederlerdi. Atasözü gibi laflar ederlerdi. Kırıcıydılar, öfkeliydiler.

(Hatırlamadığım bir çok isim var muhtemelen... Lütfen kusuruma bakmasınlar!)

Bugünlerde...

Değişen ne var?

Hiçbir şey...

Yanyana geldiklerinde canım cicimli muhabbetler...

Aralarına 10 dakika mesafe girdiğinde kavga dövüş, rezalet...

Haberin Devamı

Emin olun ki; Bir süre sonra...

Yine yanyana gelecekler. O kapılar kapandığında karşılıklı çaylarını, kahvelerini yudumlayacaklar. Hâl hatır soracaklar.

Sonra yine farklı farklı ortamlarda, güvenlik kamerası bile görseler konuşacaklar, birbirleri aleyhine kabul edilemez laflar söyleyecekler.

Bilmedikleri... Aslında bildikleri halde bilmiyormuş gibi yaptıkları bir gerçek var:

Filler tepişir, çimler ezilir...

Başkanlar, yöneticiler, teknik adamlar ya da futbolcular için adeta eğlence olan bu gerilim; kulüplere, takımlara gönül veren taraftarlar için hayat-memat meselesi oysa...

Yarın bir gün konuşmak, yazmak ve hatta düşünmek bile istemediğimiz olaylara şahit olursak eğer, bilin ki vebali size aittir.

Bu vebal, sadece onlara mı ait olacak?

Elbette hayır...

Bizim mesleğimiz içinde de var provokatörler.. Ve maalesef sayıları, öyle az buz da değil.

Birkaç gece önce televizyonda gezerken denk geldim üç programa...

Konuşmacıların tamamı olmasa bile birçoğu kopyalanmış karakter. Eminim, takım elbiselerinin içinde forma var!

Bağıra bağıra konuşuyorlar.

Sadece kendilerini ve kendilerini oraya çıkartan güçleri haklı zannediyorlar.

Kendilerini 'en büyük güç' olarak görüyorlar; Asıyorlar, kesiyorlar.

Empati yok, seviye yok, bilgi yok, saygı yok...

Programlarımız için de bir 'VAR Odası' kurulmalı bence... Çizgiyi kim aşıyor, kim aşmıyor tespit edilmeli...

Ve bence RTÜK, Kemal Sunal filmlerinden daha çok,

spor programlarını incelemeli...

Çünkü çukurun bile bir derinliği var ama...

YORUM YAZ