Arama

Popüler aramalar

Arda Turan

Haberin Devamı

Beşiktaş editörüydüm o zamanlar Fanatik’te... Muhabir arkadaşım Orhan Yıldırım’dan müthiş bir haber gelmişti. Beşiktaş altyapısından A Takım’a yükselen bir oyuncudan bahsediyordu, “Bu çocuk büyük yıldız olacak” diyordu. Haber ise şuydu: Bu çocuk, Bağcılar’daki baba evinden Fulya’daki Kartal Yuvası’na otobüsle gidip geliyordu... Çünkü henüz yolun başındaydı ve tırnaklarıyla kazıya kazıya geldiği bu noktadan çok daha ilerisini hedefliyordu. Bu yüzden yılmıyordu.

Oğuz Çetinler’in Aykut Kocamanlar’ın Hakan Şükürler’in ve daha nicelerinin üzerinden hayli zaman geçmişti. Taşı toprağı futbolcu üreten Sakarya’nın verimli toprakları, sanki çorak bir araziye dönmüştü. “Hayır” dedi, gencecik bir adam... Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe kapıştı onun için, sonunda son dakika operasyonuyla Fenerbahçe’yi tercih etti. Yazar ağabeyim Oğuz Dizer, “Türkiye’ye sığmaz bu çocuk” demişti.

Her Karadenizli’nin bir kahramanı vardır ya... Karadenizli olmasam da benim kahramanım Hami Mandıralı’ydı. Kısa süreli Trabzonspor editörlüğüm dönemimde hem onunla hem de Osman Özköylü ile çok samimi olmuştum. Fakat Hami’ye hayranlığım dostluğundan değil, duruşundandı. Şutları bile adamlığı gibiydi sanki; mesafe ne kadar uzak olursa olsun, rüzgar nereden eserse essin, yani şartlar nasıl olursa olsun, o hedefi bulurdu eğmeden bükmeden, ip gibi uzayıp giden şutlarıyla... Hami’yle birlikte yıldızı parlayan bir genç daha vardı. Değişik bir karakterdi, agresif bir adam; ama tartışmasız müthiş bir golcüydü.

Florya’da büyüdü, Galatasaray’da tam 12 sene profesyonel top koşturdu. Aslan Yuvası’nda huzuru bulmuştu, Ada’da cenneti gördü! Yaşı 29’du. Herkes artık jübilesini beklerken, o transfer yaptı. Hem de öyle sıradan bir takıma değil, dönemin efsanelerinden birine...

İlk kahramanımız... San Sebastian’da adına marşlar yazılan, İspanya Birinci Ligi’nde (La Liga) Gol Krallığı’nda yarışan, Türkiye Milli Takımı’nda harika işler çıkartan, Toshack’ın “Onu satan şampiyonluğu satar” dediği adam; Nihat Kahveci... Yeniden döndüğü yuvasında parçapinçik edildi, futbola 32 yaşında veda etti.

İkinci kahramanımız... Fenerbahçe’de adı efsaneler arasına yazılacak, Şampiyonlar Ligi’nde yarı final kapısından dönen o müthiş takımda Roberto Carlos’un kaptanlığını yapacakken, İngiltere’nin sıra takımlarından birine giden Tuncay Şanlı...
2007’den bugüne aradığını bulamadı.

Üçüncü kahramanımız... Kuzey’in Oğlu; Fatih Tekke... Trabzon’da kalsa belki de yaptıklarının 10 katına imza atacaktı. O veya kulübü ‘ayrılığı’ seçti, bir büyük efsane yarıda kaldı.

Dördüncü kahramanımız... Tugay Kerimoğlu... Tam 39 yaşında, Blackburn formasıyla futbola veda eden, adına yapılan jübilede tribünlerde binlerce İngiliz’in yüzlerine maskesini taktığı, ekran başında bizlerin bile göğsünü kabartan Tugay...

Sevgili Arda Turan... Hiç
tanışmadık, hiç konuşmadık. Fakat sen, duruşunla, tavrınla her evin içindeki küçük, sevimli, haşarı erkek kardeş gibisin. İşte bu nedenle; bir çok kahramandan bahsetsek bile bu yazı aslında tamamen senin için yazıldı...
İşte olaylar, işte kahramanlar ve işte hepsi birbirinden bağımsız yazılmış hayat öyküleri...
Sana ‘içinden birini seç, al’ demeyeceğim, ama şunu söyleyeceğim; “Kendi hayat öykünü kendin yaz ve kendi kahramanını kendin yarat...”
“En çok pişman olduğum şey; pişman olacağım diye yapamadıklarım ve dokunamadıklarımdır” der William Shakespeare...
Her şeyi yap, ama pişman olacağın şeyi asla yapma...
Sevgilerimle...

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Sorun Kartal'da değil‘’

28 Ağustos 2013, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yalçın için zor karar‘’

28 Ağustos 2013, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI