Ya mı, ya da mı!

Haberin Devamı ›
Sezon başı olsa, sorulsa; bitime 11 maç kala diğer 3 büyükle aynı puandaki Trabzonspor’un ‘başarı’ şansı nedir? Başarı diyorum çünkü illa şampiyonluk değil, yepyeni bir takım için Şampiyonlar Ligi de başarı kabul edilmelidir.
Girişteki sorunun cevabı ise nettir; şans hala çok yüksektir, özellikle de önemli bir rakibi Galatasaray hafta sonu Avni Aker’e gelecektir.
Şimdi neresinden bakmak isterseniz öyle görülecek bir tablodur ortadaki.
Ya profili tam da değişti dediğimiz bir dönemde yine Avni Aker’de eskiye yatay geçiş yaparsınız, yerli-yabancı yuhlar, 12. adam olmak bir yana takımı eksik bırakırsınız ya da...
Ya küser gidersiniz, ‘tribün anayasası’ durumundaki ‘Bize Her Yer Trabzon’un aksine sadece sevinmek için sevenlere katılırsınız ya da...
‘Ya’ ile başlayıp ‘ya da’ ile biten onlarca cümle kurabilir, geçmişi hatırlatıp, gelecek tahmini yapabiliriz.
Ama en azından şimdi bunun zamanı değil!
Haftaya ‘büyük’ maç varken, bu takım şu ana kadar en çok övülen işleri yapmışken, sakatı, cezalısı yokken hiç gerek yok.
Sorundan yürümek teşhisi sağlıksız, tedaviyi başarısız kılar.
Evet; Umut ile Gökhan bir türlü olmamıştır, gözler hep ‘eskileri’ aramaktadır!
Evet; son vuruşu iyi bir ‘golcü’ alınmalı, psikolojik etkilenmesi az olsun diye de yabancı aranmalıydı belki.
Bu ‘evetli’ cümlelerde artabilir, ama zamanı değil.
Şimdi Umut’u oynatma, Gökhan’a katkı yapma, savunmada kafaya çıkacaklara güç olma, Ersun Yanal’ı risk alırken rahatlatma zamanıdır.
Olur da tutar, bu katkılar işe yararsa elde edilecek zaferde her bir taraftar kendini açığını kapattıkları futbolcu kadar başarı ortağı kabul edebilecektir.
Bunun keyfi nefis, şuursuz tepki sonucundaki yıkımın vicdan azabı ise tarifsiz olur!