Sezonun ilk yarısı sancılı geçer

Haberin Devamı ›
Avrupa’da 3 ön eleme geçilmesi, ardından kalınan Avrupa Ligi gruplarındaki ilk maçın zor da olsa 3 puanla tamamlanması bu cephedeki beklentileri karşıladı. Ayrıca Trabzonspor ekstra motivasyondan ve bu alandaki vitrinin parlaklığından dolayı Avrupa’da bambaşka oynuyor, görünen o ki bu maç seçme ruh hali de sürecek. Türkiye’de 5 maçta 9 puan matematiksel olarak büyük bir handikap değil. Fakat buradaki sıkıntı takımın beklenen enerjiyi yaymaması. Bunda teknik heyetin henüz ideal kadroyu bulamaması, bazı oyuncuların (Volkan, Colman, Giray) inişli-çıkışlı performansı da rol oynuyor. Görünen o ki Trabzonspor bu sezonun en azından ilk yarısında kolay, güle oynaya maç kazanamayacak. Ne zaman ki, potansiyeli yüksek, Bosingwa, Malouda, Adrian, Olcan, Janko gibi isimler kendini bulacak, zaman vites yükselecek. İkinci yarıda daha derli toplu bir Trabzon beklentisindeyim.
Mustafa Akçay ilk göreve getirildiğinde kendisini destekleyenler kadar, “Süper Lig tecrübesi yok” diye eleştirenler de oldu. Sizce Akçay, Trabzonspor’un ağırlığını şu ana kadar kaldırmayı başardı mı?
Süper Lig tecrübesi ya da tecrübesizliğinin başarıya katkısı çok tartışılır bir durum. Mustafa Akçay’ın Trabzon’u çözmüş, kredisi yüksek, camianın derdini dert edinen kimliği hem onun hem de onu göreve getiren yönetimin avantajı. Ön yargılı olmadan katkı sağlayabilecek isimleri kazanma yoluna gitmesi, ona takım içinde duyulan saygıyı da yükseltti, takım içindeki küskünlerin ‘Neden olmasın’ demesine yol açtı. Bunlar önemli. Süper Lig’in ağırlığından ziyade elindeki tablonun ağırlığını kaldırması önemliydi, ciddi mesafe aldı. Fakat bir an önce ideal kadrosunu bulmalı, son dönemlerin en büyük zaafı durumundaki ‘kulübenin hazır olması’ gerçeğini de hayata dönüştürmeli.
Bordo-Mavililer’de bu sezon Henrique, Adrian, Yusuf gibi oyuncular performanslarıyla müthiş çıkış yaptı. Bunda en büyük etken ne oldu?
Adrian önceki dönemde bölgesindeki tüm oyuncular sakatlanınca ya da form olarak dibe vurunca mecburiyetten oynatıldı. Burada yönetim aldı, teknik heyet oynatmıyor iddialarına dönmek istemiyorum ama Adrian gibi bir oyuncunun tribünde olmasının büyük hata olduğu artık ortada. Hâlâ tam kapasiteye ulaştı mı, hayır. Kırılgan bir ruh hali var ama çözüme açık. Trabzon’un en büyük transferi olacak durumda. Henrique fizik gücüyle oynayan bir futbolcu. Sakatlığı onu çok geriye götürdü. Üzerine bir de, “Artık oynayamam” duygusu eklenince kayıplar arasına yazıldı. Fakat kendisine bir çocuk edasıyla gösterilen ilgi, arkasında onu besleyen taktik yapının güçlenmesi ve şansının da yardımıyla şimdi yeniden doğdu. Yusuf’a gelince... Onun durumu Mustafa Akçay’a benziyor. Nasıl ki, Akçay bu işin altından kalkarsa çok insanın önünü açacak, bu yeniden yapılanmanın bir macera olmadığını kanıtlayacaksa, Yusuf’un misyonu da çok kritik. O eski kötü örneklere benzeyip memur da kalabilir Trabzon’da, kendisine koyduğu hedef gibi efsane de olabilir. Ama artık sadece kendi kaderini değil, alt yapıdaki birçok arkadaşının hayalini de taşıdığını bilmeli.
Yönetim saha dışında da birçok konuyla uğraşıyor. Akyazı Projesi, şike süreci, borçlar... Başkan İbrahim Hacısomanoğlu ve ekibinin 4 aylık performansını nasıl buldunuz?
İbrahim Hacıosmanoğlu farklı, alıştığımız kimliklerin dışında bir figür. Ben eski tanıdığım için bir çok açıklaması da, eylemi de garip gelmiyor ama sadece görev süresini bile tamamlayıp 3 sene koltukta kalsa, Türk futbol severlerinin daha çokça şaşıracağından eminim. Sert çıkışları, ağır söylemleri oldu, olacaktır da. Zaten göreve bu fikri, zikri, eylem şeklini benimseyenlerin sesi olarak seçildi. Borçları da, süreci de, aksayan projeleri de bilerek geldi. En çok ihtiyaç duyulan forvet transferini şartlar oluşmadığı ve teknik kadronun ürettiği çözümlerin sonuç bulması sebebiyle yapamadı ama diğer transferleri isabetliydi. Mali yapıyı çözmek, borcu eritmek bugünün işi değil, başarılı-başarısız hükmünü 2. sene sonu verebiliriz. Sürece gelince... Futbol takımının önüne geçmeden, siyaset algısı uyandırmadan, ne istendiğini çok net ortaya koyarak bu yolun takip edilmesi gerektiği geçmiş örneklerden ortada. Burada izleyeceği yol ve alacağı sonuç, en az sportif başarılar kadar kader belirleyici olacak. Zira şimdiye kadar sadece durum takibi ve tespiti yapılıp, sürecin önüne geçilmedi.