Kulübeye transfer

Haberin Devamı ›
Evet, genel olarak baktığınızda üst üste
5 Avrupa deplasmanında galip gelerek tarih yazan Bordo-Mavililer, ligde sadece yenmeyeni dövüyorlar sınıfındaki Kayseri’yi edebildi.
Evet, Mustafa Akçay’ın öğrencileri yine ligde 6 deplasmanda sacede 5 gol (3 maçta) atabildi, Avrupa’da ise son 3 deplasmanında
6 golle bu seriyi geride bırakırken...
Hepsine tamam, bu evetle başlayan cümleleri artırabiliriz ama sadece ‘maç seçmek’ özelinden bakmaktansa biraz geniş açıdan alırsak daha anlamlı bir sonuca varacağımızı düşünüyorum. Bence kadroda sorun kullanımdan çok zorunlu kurulumda. Zorunlu diyorum, çünkü şu an için Akçay’ın elindeki kadrodan sistem olarak daha iyi ne çıkar tartışılır. Geçen sezon kümede son anda kalabilen takımın üzerine yapılan Aykut-Bosingwa-Malouda transferlerinden, Malouda dışında tam anlamıyla verim alınmış değil.
Avrupa’da 9 yabancısını da kadroda tutan, son Leiga maçında 7’sine sahada şans tanıyan Akçay’ın lige dönüşlerdeki en büyük handikapı ‘ideali’ bulamamak oluyor. Sadece oyuncular değil, sistem de değişiyor, oyuncu performanslarıyla oyun yapısı da.
Mesajları almak lazım
Şimdi, “Zaten illa ki rotasyon olacaktı, neresi zorunlu” diyenler olacaktır ama rotasyonda seçme-forma göre oynatma ya da alternatifler kötüyse rotasyonsuz oynatma ihtimalinin de hoca inisiyatifinde olacağını hatırlatalım.
Tam da bu ‘ideal uzağında’ kalan kadrosal soruna bir de oyuncuların fütursuzluğu eklenince Mustafa Akçay’ın öğrencileri için lig sancısı katlandı. Mustafa’nın sakarlığı, Aykut’un ‘komando’ rolünün etkisinde kalıp fazlaca şansını zorlaması ve Bosingwa’nın son kırmızısı... Belki en çok birlikte oynaması gereken bölge olan savunma bloğu neredeyse hiç üst üste 3 maç birlikte oynayamadı. Ve bu noktada o alternatif problemi de devreye girdi.
Aslına bakarsanız erken sinyaller bu açıdan önemli, doğru mesaj alınırsa tabi.
Farklar çok açık
Net olan şu ki; yabancı sınırına takılmadan eldeki tüm oyuncuları baz alarak bir kadro kursanız dahi Trabzonspor’un kulübesi ile sahadaki oyuncuları arasında ciddi bir fark söz konusu. Bu sezon başında sportif açıdan büyük bir başarı sözü verilmemiş olsa dahi takım Avrupa’da ve ligde çıtayı doğal olarak yükselterek bu beklentiyi artırdı. O nedenle de mücadele vereceği ekipler ilk 3-4’ü zorlayan değil, bizzat içinde olan takımlar. O zaman da sahadaki 11’iniz eksiksiz olsa bile (ki bir sol bek ve başka pasa ihtiyaç duymadan final yapacak bir forvet lazım) kulübenizin de o rakiplerle kapışacak seviyede olması gerekir.
Bosingwa yoksa bu hafta genç Zeki oynayacağı için sistem ya da kurgu değiştirmemeniz lazım.
Malouda yoksa ya da oyundan çıkacaksa yerine Abdülkadir girmemesi lazım.
Henrique kötüyse yerine kulübeden sahaya forvet süsü verilmiş isim değil net bir golcü girmesi lazım.
Colman ya da Adrian yoksa orta alana katkıyı Aykut’un yapmaması lazım.
Belki hepsinden de önemlisi daha oynayalı bir kaç hafta olmasına rağmen, “Genç yıldız Yusuf yok, ne yapacağız” diye düşünmemek lazım.
Tüm bu eksilere rağmen Trabzonspor kadrosundan teknik heyetin en iyi verimi aldığını düşünüyor, devre arasında yönetimin bu tabloya bir çözüm bulması gerektiğine inanıyorum. Yani Bordo-Mavililer’in sahadaki işleyişe kadar kulübeye de alternatif takviyesi gerekli ki.
Biri kongre işini herkese anlatsın
Kongre şehri olma durumundan Sadri Şener’in başkanlık yaptığı uzun soluklu dönemle birlikte biraz olsun sıyrılan Trabzon’da tekrarlanan süreçlerden anlam çıkaramadığımı belirtmiştim. Şimdi bir adım ötesine daha geçiyorum ve hem soruyorum hem de camianın ‘ileri gelenlerinden’ rica ediyorum... Mayıs’ta kongreden çıkmış bir kulübün Aralık ayında tekrar sandık başına gitmesinin olağan ya da olağanüstü sebebini açıklar mısınız? Ama lütfen ‘mahkeme kararı’ ve bu karara saygı diye değil. Çünkü bu durumun açıklamasını bilmem hangi maddenin bilmem ne bendindeki ifadeler yapamaz. Kanlı, canlı, sesli, fikirli bir açıklama gerekir. Mahkemenin verdiği kararın ardından yapılması ‘zorunlu kılınan’ kongrenin Trabzonspor’a, takıma, kuruma, istikrara, futbolcu topluluğuna ne gibi bir katkısı olacaktır? Bu mevcut yönetim ile alakalı bir durum değildir. Velev ki, bu kulübü ben bile yönetiyor olsam bana kongre daha 5-6 ay önce başkanlık makamını teslim etmişse, kongreye saygı mahkemeye saygıdan daha mı az anlam ifade eder? Karnından konuşan çok ama bu kongre işini, gerekliliğini, olmazsa ne oluru anlatan bir duayen olursa söz, bu sütunlardan paylaşacağım.