Kongre şehri

Haberin Devamı ›
Doğal. Hangi kulüpte yaşansa aynı oranda ses getirir. Ancak garip olan bunun kulislerde köpürtülmesi, neredeyse Varşova ve genel Avrupa başarısının bile önüne geçirilmesi. Mahkeme kararına saygısızlık değil elbette söylemek istediğim.
Sadece Trabzonspor camiasının bu tip ‘olağanüstü’ kongrelerden bugüne kadar hiç bir fayda görmemişken tekrar aynı havayı teneffüs etme isteği garip geliyor. Gerçekten ‘olağanüstü’ bir durum olur, o zaman kongre adına yakışır şekilde gerçekleşir. Buna kimse de itiraz etmez. Ancak günümüzde kulüp yöneticilerine sorumluluk yüklemek, borçlardan sorumlu tutmayı gündeme getirmek söz konusuyken böyle piyangodan çıkan kongrelerin anlamını ben kavrayamıyorum. Bunu köpürtenleri ise hiç anlamıyorum. Mevcut yönetimin icraatlarını savunmak-eleştirmek değil bu. Tabloya iyi bakmak gerek sadece.
Trabzonspor’u yönetenlerden hesabı, ancak icraat süreleri gerçekten tamamlandığında sorabilirsiniz. Yoksa bugün o gider, yarın diğeri, öbür gün gelecek, koltuğa oturmaya ikna edecek kimseyi bulamazsınız. Kongreye saygı beklerken seçilenlerin de o kongreye gelen delegelerin oyuyla koltuğa oturduğunu unutmamak gerekir sanki. Aksi halde Trabzon bir futbol değil kongre şehri olacak.
Akçay hak ediyor
Mustafa hoca göreve geldiğinde ‘4 ay’ istemiş, ‘değişim’ sözü vermişti. Biliyorum ki, ne Malouda ne de Bosingwa ayarında bombalar da istemedi, beklemiyordu. Ancak ne bu iki yıldıza ne pilot takımdan kadroya kattıklarına ne de gitmek isteyip olmayınca takımda kalanlara önyargılı davranmadı. Eldeki malzemeyle belki çok müthiş lezzetli yemekler yapmadı ama masaya oturanlar genellikle karnı tok kalktı. Eleştirebilir, ‘şunu-bunu’ yapsaydı diyebilirsiniz ama 10 maçlık Avrupa yenilmezliğini, ligde zirveye tutunmuşluğu en azından ‘kazanan haklıdır’ diye bile olsa esgeçmemek lazım. Ve tam da bu nedenlerden ötürü hem kulübeye hem de saha içine transferi tribünden, yönetimden çok Mustafa Akçay hak etmiştir.