Haydi ekran başına!

Haberin Devamı ›
Trabzonspor’da Şota’nın derin arayışlarda olduğu ve 4 kez izlediğini söylediği rakibi fazlasıyla hafife aldığı hem kadrodan hem de oyun düzeninden belliydi.
Bundan 15 gün önce rüyasına girip, “Avrupa’da bir sonraki turda sen oynayacaksın” diyecek ak sakallı dedeyi şiddetle cezalandıracak Uğurcan kaledeydi mesela. Sürpriz. Çünkü 20 gün önce Onur ve Hakan vardı, İbrahim daha deneyimliydi, büyük olasılıkla dünkü maçı TV’den izleyecekti. Ama oynadı, kötü de değildi.
Şota’nın, “nasıl olsa eleriz, bari puan mücadelesi yapmayacağımız ama ciddi bir rakibe karşı deneyeyim” mantığı Yusuf ile Sefa’yı ters kanatlara sürmüş, hazır olmadığı her halinden belli Cardozo’yu da ilk 11’e yazarak eksik oynamayı göze almıştı. Her açıdan ‘idealden’ çok fazlasıyla uzakta olsa da Trabzonspor her şeye rağmen yine de kazanmalıydı. Çünkü rakibi tarihinin en ideal kadrosuyla bile çıkmış olsa Bordo-Mavililer’in kağıt üzerinde yan yana yazılmayacağı bir ekipti. Fakat onlar için çok şey ifade eden bir maç, Trabzonspor için çok sıradan bir hal alınca kazanmak da mümkün olmadı.
Uğurcan için “TV’den izleyeceği bir maçta oynama şansı buldu” dedik ya hani... Trabzonspor’da dün geceyi gözönünde bulundurursak rövanşta ekran başına geçmesi gereken en az 6-7 arkadaşı daha var. Aykut’un o garip halleri, Salih’in gel-git futbolu, Erkan’ın süregelen hayal kırıklığı, Mustafa’nın katkısız varlığı, Sefa ve Yusuf’un (Ters kanatlarda olsalar da) boşvermişliği... Gerçekten de akıl alır gibi değildi. Şota’nın özetleri olsa da öğrencilerinin maçı bir değil birkaç kez izlemesi şart.