MENÜ

Hamit Altıntop ve Pro Lisans!

Abone Ol Google News

Ligimizde genç hocaların sayılarının artması, genç hoca kıtlığına neden oldu. Kulüpler de çareyi futbolcuları hoca yapmakta buldu. Nuri Şahin'den sonra Adem Büyük de teknik direktör artık. Doğal olarak lisans meselesi yine gündemde. Yeterlilik diplomasını alabilmek için yıllarca sırada bekleyenler, her anlamda gerekli donanımı elde edip sırası gelmeyenler isyanda haliyle. Lisanssız hoca sayıları artıyor, herkesin gündemi bu. Bir kişi hariç: Hamit Altıntop...

Haberin Devamı

Türk hocalar yetersiz!

Geçtiğimiz haftalarda, 'Türk futbolunun kurtuluşunu açıklıyor!' edasıyla yaptığı tespitler 30 yıldır dillere pelesenk olmuş, farkında değil sanırım. Eyvallah ama tespitleri arasında yer almayan tek husus; bu lisans meselesi. Futbolun eğitimle büyümesi gerektiğini en iyi bilenlerden oysaki. Ancak ağzını açsa rahatsız olacak kişiler eski milli takım arkadaşları olunca tek kelime çıkmıyor Altıntop'tan.

Elbette TFF'de futbolun içinden gelen bir yöneticinin olmasına çok sevindik, umutlandık. 'Türk Milli Takımı'nı, yani Türk'ü geliştirecek biri var artık' dedik. İlk icraatı; Türk futbolunun geleceğini inşaa edebilecek potansiyelde onca hoca varken Almanlar'ın U21 hocasını getirmek oldu. Saygı duyduk... Yani o koltuğa aday olanların, devrimi yapabilecek genç subayların yetersiz olduğunu düşünüyor. Yeterli donanıma, eğitime sahip olmadığı kanısında. Haklıdır belki de...

Haberin Devamı

Eğitime de Alman ekolü

Ancak kariyeriyle, vaatleriyle veya kendisinden beklentilerle ters düşen birkaç şey var. Kurtuluşumuzun Alman ekolünde olduğunu düşünüyorsak, Almanlar'ın eğitim sistemini, antrenör yetiştirme disiplinini de örnek almak gerekmez mi? Bunun takipçisi olması gereken kişi başta Hamit Altıntop olması gerekmez mi? Çünkü Almanya'da Pro Lisans alabilmenin ne kadar zor olduğunu en iyi kendisi bilir. Yine de ben hatırlatayım.

Almanya'da hak kazanan, sırası gelen 90 kişi kursa çağrılır. 15 günlük eleme sürecinde yeterlilik durumlarına göre sayı 60'a iner. Bir 15 gün daha gelirler. Sayı 30 olur. Son eleme turuyla beraber 10 kişi daha elenir. Kalan 20 kişi kursa devam eder ve mezun olur. Elenenler içinde dünyaca ünlü eski yıldızlar, milli takım oyuncuları gırla... İngiltere'deki sistemin katılığı üzerine kitap yazılır. Oraya hiç girmeyeyim, ayrı bir yazı konusu. Peki ya bizde nasıl?

Sistemin adı var!

Belli bir puanlama sistemi var tabii ki. Ama sadece sistemin adı var. Başvuran veya sıra bekleyen onlarca antrenör arasından seçilen 20 kişinin neden orada olduğunu asla ve kata kimse bilmiyor. Biraz meraklı olan herkes şunu biliyor sadece; son kursa alınan 20 kişinin en az yarısı kriterleri karşılamıyor!

Kimileri için dünyanın en kolay Prolisans alma dükkanı olan TFF, kimileri için ise 3 yabancı dil konuşup, futbolu hatim etmiş olmaya pek bakmıyor. Amaç tepkileri azaltabilmek için popüler isimleri bir an önce lisansa kavuşturmak. Gerçekten merak ediyorum; Hamit Altıntop bu konuda ne düşünüyor acaba! Bir taraftan da aklıma şu sorular geliyor...

Kafamda deli sorular

Yaptığı müthiş tespitlerle Türk antrenörlerin oyun kalitesini yerden yere vuran Hamit Altıntop yetişmiş antrenörün ehliyeti olan lisansın kağıt parçasına dönüşmesi konusunda neden susuyor?

Haberin Devamı

Susmasının nedeni kurs kadrosunda kardeşi Halil Altıntop'un de yer alıyor olması mı?

Halil Altıntop'un da sırası gelmeden kursa çağrılanlardan biri olması mı?

Alman ekolünden yetişen kardeşinin; Alman tedrisatından geçip lisansın en kralını almak yerine kısa yoldan lisans sahibi olmak istiyor olmasından utanması mı?

Türkiye'de oynanan oyunu eleştirip beraber çalıştığı veya ülke futboluna öyle ya da böyle katkısı olmuş tonla hocayı ezip geçmekten imtina etmiyor da lisanssız hocalardan mı çekiniyor?

Adını koyalım artık

Sorular uzar gider fakat inanın yazarken sıkıldım... Birileri artık çıksın şu işin bir adını koysun da sürekli lisans konuşmayalım. Bu tiyatro bitsin artık. Başakşehir'in mükemmel oyununu Erdinç Sözer anlatmasın bize. Kasımpaşa'nın nasıl ateş hattından tırmandığını diplomasını kiralayan Ümit hocadan dinlemeyelim... İşlerine gelen maçlarda konuşmak için, kiralık diploma sahiplerine sahte hasta raporu aldırıp mikorofon karşısına çıkmasın lisanssız hocalar! Herkes her şeyi biliyor ama kimse hiçbir şey bilmiyor! Yazık...

YORUM YAZ