MENÜ

Omuz Omuza Türkiye

Abone Ol Google News

Bugünlerde yaşadığımız dehşetengiz deprem nedeniyle sıkça karşılaştırdığımız ülke Japonya oldu

Haberin Devamı

Deprem konusunda Japonların yaklaşımını neredeyse hepimiz öğrendik.

Ancak, Japonların deprem konusunda çıkardıkları derslerin temelini de oluşturan da Japonların yıllar içinden süzülerek gelen felsefelerinin ve kültürlerinin ne olduğunu da anlamadan bu yaklaşımı tam olarak anlamamız pek mümkün değil.

Bu konuyla ilgili belki tek yazıyı da Serdar Turgut ‘Japon kültüründe deprem’ başlığı ile kaleme aldı.

Aslında aşağıda okuyacağınız ve içinde Japonların felsefesine de yer verdiğim yazımı depremin hemen öncesinde kaleme almıştım.

Türk futbolunun içinde bulunduğu durumu ve geleceğe yönelik olarak planlamaları ‘Büyükekşi’nin dönüşüm felsefesi’ başlığı ile kaleme almıştım.

(Yazımı tekrar okuduğumda Türk futbolu için ne kadar da çok çatlak, kırık kelimelerini de kullandığımı farkettim.)

Türk futbolunun da ‘fay hattının kırılmaması’ için yapılan çalışmaları ve bunun için de Türk futbolunda ki ancak tüm paydaşların bir araya gelerek bu sorunların çözülebileceğini anlatmaya çalışmıştım.

Haberin Devamı

Depremin geleceğini nasıl hepimiz biliyorduk ama bir türlü yeterli önlemleri alamadıysak Türk futbolunda ki herkes de biliyor ki gerekli önlemler alınmazsa Türk futbolunda da fayın kırılacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Tabii deprem nedeniyle spor yazmanında okumanın da bir anlamı yok, artık kimsenin en azından bir süre sporu, futbolu konuşacak hali de yok.

Ama dün gece TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi beraberinde Kulüp Başkanları ile Trabzonspor’un Basel maçından yaptığı basın toplantısında; Gençlik ve Spor Bakanlığının da destek vereceği tüm futbol aktörleri ile 1 Mart gecesi ‘OMUZ OMUZA TÜRKİYE’ kampanyasını kamuoyuyla duyurması üzerine yazımı yayınlamaya karar verdim.

Tüm futbol dünyası yüzyılın felaketinin sarılması için ezeli/ebedi rekabet demeden bir araya geliyor ve güzel Türkiye’miz için depremzedeler için her türlü fedakarlığı büyük bir dayanışma içerisinde yapıyorlar.

Ercan Güven’in dediği gibi; ‘bu millet büyük, onun parçası spor da futbol da büyük ne mutlu ki..

Depremden bir kaç gün önce hazırladığım ama deprem nedeniyle yayınlayamadığım bu yazımı şimdi yayınlatmak istememim nedeni de işte bu Türk futbol paydaşlarını bir araya getiren dayanışma örneğinin sadece burada kalmaması gerekiyor.

Türkiye’nin yeniden ayağa kalkması nasıl bir araya geldiysek Türk futbolunun fayının da kırılmaması için de bir arada olmalıyız.
Eksiklerimizi, kusurlarımızı gizlemeden acımasız gerçeklerle yüzleşerek Türk futbolunu depreme hazırlayalım.
** ** ***

Büyükekşi’nin ‘dönüşüm felsefesi’

Mehmet Büyükekşi’nin TFF Başkanı seçilmesinin hemen ardından ‘Büyükekşi’nin Elinde ki Çatlak Kristal’ başlıkı yazımda Türk futbolunun içinde bulunduğu durumu en küçük harekette paramparça olacak ‘çatlak kristal’e benzetmiştim.

Yazımın sonunda da; Büyükekşi için başarı kriteri ‘çatlak kristal’i paramparça olmaktan koruması ile ölçüleceğini ve Türk futbol tarihe geçmesi için de kristalin çatlağını bir kuyumcu hassasiyeti ile tamir etmesine bağlı olduğunu ifade etmiştim.

Haberin Devamı

BAKAN KASAPOĞLU’NUN DA DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ

Bunları tekrar hatırlamamım ve hatırlatmamım nedeni geçtiğimiz günlerde Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu ile birlikte futbolun tüm paydaşlarını bir araya getiren “TFF’nin Stratejik Plan Toplantısı’ Game Plan” organizasyonunda ki konuşmaları dinlediğimde aklıma işte bu ‘çatlak kristal’ benzetmem geldi.

Acaba çatlak kristali tamir edebilecek miyiz; toplantıya katılan futbolun tüm paydaşları bu kristalin çatlamasında az çok sorumlulukları yok muydu?

Elbette vardı ve onlar gibi herkes bu salona Türk futbolunun geleceğine bir harç koymak için gelmişti.

Bakan Kasapoğlu’nun futbolun büyük bir endüstri olduğunu ifade eden ve uluslararası örneklerle ülkemizi karşılaştırdığı konuşmasında Stratejik Plan Toplantısının Ortak Aklın Işığında, özgün ve yeni bakış açısı açılarına kapı aralayacağının altını çiziyordu.

Aslında Kasapoğlu’nun bu konuşması salonda bulunan ve bulunmayan tüm futbol ailesine hem destek hem büyük bir sorumluluk hem de görevler yüklüyordu.

Türk futbolunun geleceğini yeni yaklaşımlara yönelecek tüm futbol ailesine emanet ediyordu adeta Bakan Kasapoğlu..

BÜYÜKEKŞİ DE ‘ORTAK AKIL” DEDİ

TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’de yaptığı konuşma da salonda bulunan herkesi alkışlaması ve alkışlatması da bu ortak çözüm yolu bulma niyetinin bir göstergesi olarak gördüm.

Paydaşlar olmadan biz TFF olarak hangi stratejiyi hazırlarsak hazırlayalım uygulama imkanı bulamaz diyordu Büyükekşi.
‘Siz varsanız biz de varız’ diyordu bir bakıma..

Haberin Devamı

Bu yüzden de “ oluşturacağımız strateji planı TFF’nin değil, Türkiye futbolunun strateji planı olacak“ sözüne ısrarlı vurgu yaparken devamında ‘biz bugün burada toprağa bir tohum atıyoruz. Bunu büyütecek, besleyecek ve yaşatacak olan sizlersiniz’ diyerek Kasapoğlu gibi Büyükekşi’de ortak aklın öneminin altını çizdi.

PEKİ ÇATLAK KRİSTAL TAMİR EDİLİR Mİ

Doğrusunu isterseniz 20 Haziran 2022 yılında bu yazıyı yazarken çatlakların kolay kolay tamir edilemeyeceğini ve en azından Türk futbolunun paramparça olmaktan kurtarmanın da yeterli olacağını düşünüyordum.

Ve kendi kendime soruyordum Büyükekşi bu çatlakları tamir edebilir mi diye..

Ve bunu nasıl yapacaktı?

Geçen 7 aylık sürede Büyükekşi’nin çalışma metodunda farklıklar olduğunu gözledik.

CEO GİBİ ÇALIŞIYOR

Aslında göreve geldiği andan itibaren tüm zamanını Federasyon da geçiren bir Başkan gibi değil de tam zamanlı bir CEO gibi mesai yapan Büyükekşi sürekli olarak futbolun tüm paydaşları ile bizzat kendisi görüşüyor, büyük bir misyon olarak üstlendiği Futbol Akademisi için birilerini görevlendirerek rapor istemek yerine ülke içinde ki ve yurt dışında ki ziyaretlere Başkanlık ediyordu.

Hem anlamak, hem öğrenmek hem de çözüm önerilerinde tüm süreçlerde yer almak istiyordu.

Bu 7 ay hiç de kolay geçmedi, hakem hatalarından kaynaklanan eleştiri okları altında yol alırken benim de kafamın içinde sürekli olarak ‘bu çatlak kristal ne olacak’ sorusu dolaşıp duruyordu.

‘İşte ‘Game Plan’ çalışması bana bu konuda ümit verdi.
Türk futbolunun geleceği burada şekillenebilir (mi).
Ve Büyükekşi bunu nasıl başaracak?

JAPON FELSEFESİ-ÇATLAKLARDAN DOĞAN SANAT

Tam da burada karşıma ‘çatlaklardan doğan sanat’ı anlatan Japon felsefesi çıktı:KİNTSUGİ
Altın anlamına gelen ‘Kin’ ve birleşmek anlamına gelen ‘Tsugi’ kelimelerinin birlikte kullanımıyla oluşan ‘Kintsugi’ kelimesi bu felsefeye ismini verir.

Japonların kırılan eşyaları altın tozu kullanarak tamir ettiği bir sanat. Kırılan bir eşyayı, “kusurlu” olarak görmektense, altın tozu ile yeniden yapıştırıyorlar.

Fakat bunu yaparken, hiç kırılmamış görünümü vermek yerine, kırıkları, çatlakları, altın kullanarak, görünür bir şekilde birleştiriyorlar ve ortaya aslında yine aynı işlevi görebilen, yenilenmiş bir eşya çıkıyor. Kırılan eşya değersizleşeceğine, kusurlarından dolayı, kusurlarıyla birlikte değerleniyor.

Bu sanat, Wabi Sabi denilen Japon felsefesine dayanıyor. Wabi Sabi’ye göre, dünya üzerindeki hiçbir şey baki değil, hiçbir şey mükemmel değil ve hiçbir şey tamamlanmış değil.

Tıpkı biz insanlar gibi.

KUSURLARI ÖRTMEYE GEREK YOK

Hepimiz farklı farklı zamanlarda, farklı farklı yerlerden kırıldık. Kim bilir ne çok kusur barındırıyoruz içimizde…

Saklamaya çalıştığımız kusurlarımız aslında bizi biricik kılan.

Her birimiz farklı yerlerden çatlamışız, tıpkı o Japon kâseleri gibi.

Ama onları örtüp tamamen kusursuz gibi göstermek değil aslolan..

Tam aksine her biri bizi büyüten birer hazine değerinde olan o çatlaklarımızı göstere göstere yürümeye devam etmek yolumuzda…

DOĞU/BATI FELSEFE

Ve burada ilginç bir Doğu/ Batı felsefe farklılıkları da var. Antik Japon Krallığı'nda kusur, aydınlanmaya giden yolda kilit adımlardan biri olarak görülürdü.

Doğu'da kusura bu yaklaşım varken Batı'da ise kusurlu olan, bozulan ya da kırılan her şeyin artık işe yaramayacağı düşüncesi hakimdi.

Hem Doğulu hem de Batılı olan Büyükekşi kim bilir kusurlu ve hatalarla doku Türk futbolunda ki çatlakları örtüp kapatmak yerine ‘altın tozu’ bir arada tutmayı başaracaktır.

Tıpkı Japonların yüzyıllardır yaptığı gibi..

BÜYÜKEKŞİ TEK BAŞINA BAŞARAMAZ

Kusurlarımızı ve çatlakları dert etmeden ‘altın tozu’ ile Türk futboluna şekil vermeye çalışan Büyükekşi’yi bu yolda yalnız bırakmayacaktır.

Ben ‘Game Plan’ toplantısını bu şekilde okuyorum,
Son sözü; Ernest Hemingway’ bırakalım:

“Dünya herkesi kırıyor ve sonra bazıları o kırık yerlerden daha güçlü çıkıyor.”

Bakalım Türk futbolu da kırık yerlerden güçlü çıkabilecek mi?

YORUM YAZ