MENÜ

Büyükekşi’nin Elinde ki Çatlak Kristal’ darmadağın oldu

Abone Ol Google News

16 Haziran 2022 tarihinde Olağanüstü Genel Kurul ile TFF Başkanlığı seçilmesinin üzerinden 4 gün sonra yazımın başlığı şöyleydi: “Mehmet Büyükekşi’nin elindeki çatlak kristal”

Haberin Devamı

0 zaman büyük bir kaos ortamında istifa eden Nihat Özdemir’in ardından Büyükekşi Federasyon Başkanlığına seçildiği dönem için ‘Türk futbolu adeta bir çatlak kristale döndü’ şeklinde benzetme yapmıştım.

Çatlak kristalin tamir edilmesinin çok güç hatta imkansız olduğunu ancak kimse oynatmadığı sürece bir arada kalır çatlak kristal..

Uzun yıllar bu şekilde kalabilir kristal.

Ama en küçük hareket her şeyi paramparça edebilir’ diye de eklemiştim.

Dün Eryaman stadında bir dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığım ( 1998-2002) Ankaragücü Kulübü’nün Başkanı ve taraftarları ile yaptıkları Türk spor tarihine ‘kara leke’ olarak geçmiş ve Büyükekşi’nin elinde ki çatlak kristal yere düştü ve kristal paramparça oldu.

Halbuki Mehmet Büyükekşi, Başkanlık yaptığı 1,5 yıllık dönemde kuyumcu hassasiyeti ile çatlak kristali bir arada tutmak için büyük çaba gösterdi.
Hatta Türk futbolunda 20 yılda biriken sorunların çözümünün peşinden gittiğini yani çatlak kristali tamir etmeye yöneldiğini görünce bu yaklaşımını ‘Büyükekşi’nin dönüşüm felsefesi’ başlığı ile kaleme almıştım.
Acaba Büyükekşi reformist kimliği ile bu çatlak kristali tamir edebilecek miydi sorusuna cevap arıyordum.

Haberin Devamı

JAPON FELSEFESİ-ÇATLAKLARDAN DOĞAN SANAT
Tam da burada karşıma ‘çatlaklardan doğan sanat’ı anlatan Japon felsefesi çıktı: KİNTSUGİ
Altın anlamına gelen ‘Kin’ ve birleşmek anlamına gelen ‘Tsugi’ kelimelerinin birlikte kullanımıyla oluşan ‘Kintsugi’ kelimesi bu felsefeye ismini veriyor.

Japonların kırılan eşyaları altın tozu kullanarak tamir ettiği bir sanat. Kırılan bir eşyayı, “kusurlu” olarak görmektense, altın tozu ile yeniden yapıştırıyorlar.

Fakat bunu yaparken, hiç kırılmamış görünümü vermek yerine, kırıkları, çatlakları, altın kullanarak, görünür bir şekilde birleştiriyorlar ve ortaya aslında yine aynı işlevi görebilen, yenilenmiş bir eşya çıkıyor. Kırılan eşya değersizleşeceğine, kusurlarından dolayı, kusurlarıyla birlikte değerleniyor.

İşte bunları yazarak Büyükekşi’nin futbolda ki kusurları ‘altın tozu’ yeniden yapıştırabileceğine inancımı belirmiştim.

Dün akşam yaşanan trajediyi görünce hepimiz gibi Büyükekşi’nin nasıl bir hayal kırıklığı ve üzüntü yaşadığını; yüzüne ve ses tonuna yansıyan duygusal ve öfkeli açıklamasından gördük.

Bu yaşananları görünce kusurlarımızı ve çatlakları dert etmeden ‘altın tozu’ ile Türk futboluna şekil vermeye çalışan Büyükekşi’yi bu yolda yalnız mı bıraktık demeden kendimi alamıyorum.

Günün suçlusu: Şimdi kim suçlu tartışması yaşanacak ve herkes kendisinin ne kadar da masum olduğunu anlatacak, kimileri de timsah gözyaşları dökecek. Ama nafile, hepimizin ektiği tohumların bu ürünü vereceğini bilmiyor muyduk? Bu sürece adım adım gelmedik mi?

İtalyanların güzel bir sözü var: Dünya sizin çiğnediğiniz sakız parçasıdır, dişlerinizin izini alır.’
Türk futbolu da hepimizin ( tüm futbol ailesi) çiğnediği sakız parçasıydı, dişlerimizin izini aldı.
Maalesef bu iz dün öyle bir şekil aldı ki büyük bir utanca döndü.

Haberin Devamı
YORUM YAZ