Arama

Popüler aramalar

Futbol asla sadece futbol değil!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Milano’daki Şampiyonlar Ligi finalini statta izleyen şanslılardan biriyim. Avrupa Ligi finalinde Liverpool’u, Türkiye 1.Lig playoff’ta Adana Demirspor’u, Şampiyonlar Ligi finalinde Atletico’yu destekledim. Sanırım Tanrı “Sen sevinme hakkını Beşiktaş’la doldurdun” demek istiyor ki; yüzüm Beşiktaş’ın şampiyonluğundan sonra gülmedi. Maç sonrası bir arkadaşımla mesajlaştık. “Mutlu musun” diye sordu. Atletico’nun penaltılar sonrası elenmesinin verdiği hüzünle “Hayır, Atletico’yu destekliyordum” dedim. “Maçı statta izledin, nasıl mutlu olmazsın” deyince aklım başıma geldi. Evet ya, neredeyse geçen yıl Berlin’deki finalden beri bu anı yaşamak için yapmıştım plan programımı. Maç biletini bulmak için o kadar uğraşmış ve sonunda amacıma ulaşmıştım. Nasıl mutlu olmam ki...

Taraftar farkı

Maç öncesi Milano’nun değişik yerlerinde standlar açılmıştı, en önemlisi de Duomo Meydanı’ndaki eğlenceydi. Bizim bildiğimiz ne? Atletico ve Real, Madrid’in “düşman” kardeşleri. Biri kraliyet zamanından Franco zamanına her zaman hükümetler tarafından desteklenen, gücü temsil eden Real Madrid, diğer tarafta Madrid’in işçi sınıfının takımı Atletico Madrid... Bizim bilmediğimiz, görmediğimiz kadar sahici bir ayrışma. Bu “düşman” kardeşler, Duomo Meydanı’nda en büyük kupa için maç saatini birlikte beklediler. Bırakın tek olayı, itiş kakış dahi olmadı. “Bizde olsa?..” diye içimden geçirirken Madrid forması giymiş bir GS’li, ya da BJK’li, ya da TS’linin sesini duydum, Fenerbahçe’ye küfür ediyordu. İşte futboldan anladığımız bu! Oradaki ortamı görüp örnek alacağına, kuyunun ağzından Milano gökyüzüne bakmaya devam ediyorlar...

İtiraf etmeliyim, Atletico taraftarı maç öncesinde de, maçta da o kadar coşkuluydu ki; oynanan oyundan rol çaldıkları da oldu. Kendimi defalarca maçı bırakıp onları izlerken buldum. O yüzden sevinçleri ve hüzünleri de daha bir gerçekti. Real Madrid taraftarı ise, sanki sokaktan toplanıp stada zorla getirilmiş gibi ruhsuz. Evet, kabulümdür; Atletico taraftarı daha yerel, Real Madrid taraftarı ise dünyanın dört bir yanından... Ancak, bir insan o kadar uğraşıp Şampiyonlar Ligi finaline bilet bulup takımını desteklemeye geliyor ve desteklediği takım Avrupa’nın en büyük kupasını daha almadan nasıl stattan çıkabiliyor anlamış değilim.

San Siro mu, Meazza mı?

Bildiğiniz gibi, Milano’nun iki takımı için tek stat var şehirde. Bu stat için Milan San Siro; Inter ise Guiseppe Meazza adını kullanıyor. Sadece bir yerde, metrodan inip stada gitmek için merdivenleri çıkarken Meazza Stadı tabelası var. Sanırım Milano şehri stadın adını San Siro olarak kabul etmiş ki, şehir haritalarında, metroda, otobüste San Siro olarak geçiyor.

Bizim MHK, başkanından hakemine tam kadro tribündeydi, maaile şekilde. Bir yardımcı hakemimiz Ramos’un golü için, daha telefondan tekrarını izlemeden “ofsayt” dedi, eşi “sana güvenmiyorum” diye karşılık verdi. Biz bastık kahkahayı... Başka bir hakeme hangi takımı tuttuğu soruldu, refleks haline gelmiş bir şekilde “ben takım tutmam” diye yanıt verdi. Sahada gördüğümüz o asık suratlı insanların sohbetine doyum olmuyormuş meğer. Önyargılarınızdan arınırsanız eğer...

Anlayış farkı

Maç üzerine çok laf etmeye gerek yok. Bu yazıyı okuyanlar zaten maçı da izlemiştir. Evet, yan hakemimizin dediği gibi, Real’in golü ofsayttı. Atletico’nun kazandığı penaltıda faulü yapan Pepe değil, aslında Torres’ti. Bunlar çok önemli hakem hataları. Ama kimse de maçtan sonra hakem konuşmadı. Kaybeden taraf madalya törenine çıkmamazlık etmedi. Rakip takımın hocasının yüzüne tüküren olmadı. Taraftarlar arası kavga da yaşanmadı. Aksine o “düşman” Madridliler’in maç sonu birbirini teselli ettiklerini gördüm, bir kere daha orada olduğum için mutlu oldum. Ve bir kere daha bizim futbol anlayışımızdan utandım. Sadece futbol değil, maalesef bizim memleketi tahammülsüzlük mahvediyor. Sporu, siyaseti, sosyal hayatı... Kimsenin kimseye tahammülü yok. Böyle olunca da ne kazanmayı biliyoruz, ne kaybetmeyi(Ve biliyorum ki, böyle yazdım diye, birileri de bana tahammül edemeyecek ve “beğenmiyorsan çek git” diyecek)...