Arama

Popüler aramalar

Büyük takım olmak kolay değil…

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Ne kadar değerli futbolculara sahip olsanız da, büyük takım olmak için o oyuncuların bir arada, belli bir süre mücadele etmeleri kaçınılmazdır. Futbol tarihine baktığınız zaman dünyanın en büyük takımları hep böyle oluşmuştur. Futbol otoritelerinin de kabul ettiği gibi, futbol tarihinin en iyi iki takımından biri olan 1974’deki Hollanda takımı da zaman içerisinde büyümüş, gelişmiştir.

Hollanda’nın 1970’lere kadar hemen hemen Lüksemburg kadar bir futbol kariyeri vardı. 1938’den 1974’e kadar hiçbir Dünya Kupası’na katılamamışlardı. O zaman ki adıyla Batı Almanya’daki 1974 finallerine de bir şans eseri katılabildiler. Hollanda eleme maçlarında zayıf rakipleri Norveç ve Kıbrıs’ı rahat yendikten sonra play-off da Belçika ile eşleşti. 1973’de Amsterdam’da olağanüstü çekişmeli rövanş maçında Belçika’nın santrforu Jan Verheyen oyunun son dakikalarında serbest vuruştan bir gol bulmuştu. Bu gol Hollanda’nın elenip 1974 finallerine gidememesine yol açacakken Rus hakem Kazakov golü ofsayt gerekçesiyle geçersiz saymıştı. Televizyondaki tekrar gösterimlerde golün nizami olduğu ortaya çıkmıştı. Gol geçerli sayılabilse belki de 1974 Dünya Kupası’nın efsane Hollanda takımını dünya görmeden dağılacaktı. Ancak o takımın bir rastlantı sonucunda katıldığı Almanya 1974’de neler yaptığını bütün dünya gördü.

Ajax ağırlıklı o muhteşem Hollanda Ulusal takımı yıllar önce başlanılan ve emek verilen bir altyapı sonucunda kurulabilmişti. Altın dönemini yaşayan Hollanda futbolunun öncüsü Ajak’ı kimse yenemiyordu. O takımın önemli oyuncularından biri olan Gerrie Mühren “Dağılmasaydık sekiz yıl üst üste Avrupa şampiyonu olurduk” demiş ve 1974 Dünya Kupası dönüşünde o efsane takım dağılmıştı.

Rusya 2018’de finale kalan Fransa Ulusal Takımı’nın bu noktaya gelmesi de Hollanda gibi bir play off karşılaşması sonucunda gerçekleşti. Üstelik o eşleşmenin ilk ayağında Ukrayna’ya 2-0 yenilmişlerdi. Bütün Fransa’nın ağır eleştirisi altında rövanş maçını en az üç farkla kazanmak hiç de kolay değildi. Takımın siyahi oyunculardan kurulu olması ırkçı, kafatasçı söylemleri neredeyse ayyuka çıkartmıştı. Neyse ki rövanş maçını 3-0 kazandılar ve Fransa’nın ikinci altın kuşağı bu günlere geldi.

1998’de kendi ülkesinde Dünya şampiyonu olan ilk altın kuşak Fransız Bilimler Akademisi’nin kontrolü altında şampiyonaya hazırlanmıştı. Akademi, oyuncuların uyurken harcadıkları enerjiyi bile hesap ediyordu. 15 Temmuz günü final maçına çıkacak olan ikinci altın kuşağın 1998 benzeri bir kontrol altında olmadığını biliyoruz. Ancak onlar yine çok güçlü ve bu gücün kaynağı da Afrika ateşinin eğitim sayesinde biçimlendirilmesinde… 23 kişilik kadronun 18’i Fransa dışından gelip vatandaş olanlardan oluşmaktadır. Irkçı ve kafatasçıların inadına futbol insanları birleştirme işlevini sürdürüyor…