MENÜ

Fenerbahçe taraftarı iyisini hak ediyor

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Fenerbahçe taraftarı iyisini hak ediyor
Gazetelerin Fenerbahçe’ye transfer ettiği oyuncuların sayısı 70’i geçmiş!
Bu kadar çok oyuncuyu sadece gazetecilerin hayal gücü yaratmıyor elbette.
Kimi zaman yapılan şakalar, kimi zaman gazetecilere yaranmak isteyen bir yöneticinin gevezeliği, akıldan geçen isimlerin bile “işi bitti” diye gazetelere yansımasına yol açıyor.
Doğrusunu isterseniz Fenerbahçe’nin kimleri transfer edeceğinden çok, hangi hoca ile yola devam edeceğini merak ediyorum.
Zico’yu çok eleştirdim, gönlüm hep Scolari’den yana oldu ama her yeni teknik direktörün yeni sorun demek olduğunu da biliyorum.
Bu nedenle iyi bir teknik ekip ile takviye edilmiş Zico’nun devamı daha doğru olacak gibi geliyor bana da.
Öte yandan Maldonado, Kezman ve Appiah sorunlarının çözülmesi de gerekiyor.
Bence bu üç oyuncu için Fenerbahçe defteri artık kapanmış olmalı.
Bunun elbette ciddi bir maliyeti de olacaktır.
Ancak bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde bir tur fazla oynamanın bile nasıl ciddi bir getiri sağladığını dikkate alırsak, bu maliyet göze alınabilir diye düşünüyorum.
Ortada önemli bir transfer bile yokken kombine satışlarında rekora koşan taraftar bunu hak etmiyor mu?

Galatasaray hata yaptı
Hakan Şükür’ün bu kadar kolay gözden çıkarılmış olmasını anlayabilmem mümkün değil.
Hakan Şükür, Türk futbolunun gelmiş geçmiş en iyi beş futbolcusunun içine rahatlıkla girebilir ve kariyeri boyunca yaptıklarına bakınca, tam da olgunluk çağında gönderilmesini izah edemiyorum.
Sorun esasen bizim futbolumuzda “gelenek” diye bir şey olmaması.
İngiliz takımlarına bakın. Hiçbir zaman başa güreşmeyen takımların bile o takım ile özdeşleşmiş geleneksel oyuncuları var ve onlar olmadan o takım eksik sayılıyor.
Hakan Şükür de Galatasaray için sembol sayılması gereken bir oyuncu.
Rakip bir takımın taraftarı olarak şunu söylemeliyim ki, gönlüm Hakan’ın futbolu bir Galatasaray-Fenerbahçe maçında bırakmasını isterdi.
Ama emri vakilerle değil, gönüllü olarak.
Galatasaray Yönetimi, Hakan Şükür’ün ağabeyliğinden ve tecrübesinden yararlanmak yerine onu silmeyi tercih etti.
Bence çok ciddi bir hata yaptılar!
Sezon içinde takımın bunalıma girdiği anlarda bunun ne anlama geldiğini hep birlikte göreceğiz.

Bu oyun anlayışı ile işimiz çok zor
Avrupa Şampiyonası’nda mücadele edecek milli takım kadrosu bugünden itibaren çok eleştirilecek.
Özellikle İbrahim Kaş ve Yıldıray’ın kadrodan çıkartılmış olması üzerinde yorumlar yapılacak.
Halil Altıntop’un çıkarılışını izah edebilmek de çok kolay değil.
Ancak şöyle bir durum da var: “Bu oyuncular neden çıkarıldı” diye sorarken, “Onun yerine bu çıkarılsaydı” diyebilmek de gerek.
Nihat ve Semih’ten biri çıkarılıp, Halil kalsaydı da aynı şeyleri konuşuyor olacaktık.
Sabri ve Hamit Altıntop’tan biri çıkarılıp, İbrahim Kaş kalsaydı da aynı şey olacaktı.
Yıldıray’a zaten söylenebilecek çok fazla şey yok, çünkü milli takımın en verimli oyuncuları o bölgede oynuyor ve hangisi çıksa, eleştiriler yine olacaktı.
Bu nedenle Fatih Terim’in tercihlerini tartışmayı gereksiz görüyorum.
Sonuç olarak milli takım düzeyinde en az 50 Türk futbolcu var ve bunlardan ancak 23’ü kadroda olabiliyor!
Ancak bunu söylerken, bu şampiyona için umutlu olduğumu da düşünmeyin.
Milli takımın son iki hazırlık maçında ortaya koyduğu oyun, amatör kümede bile yapılması zor defans ve pozisyon hataları, bu turnuva için ümitli olmamı engelliyor.
İki maçtan sonra görünen şu ki milli takım, oyun kurmakta ciddi olarak zorlanıyor.
Top ileriye ancak şişirilerek gidiyor ve ileride de buna uygun oyuncular yok.
Orta sahanın sürekli yanlamasına ve geri oynamasının cezasının ne olabileceğini Uruguaylı futbolcular gösterdiler.
Rakip doğru dürüst baskı yapmıyorken bile geriye oynama ısrarı, gol ile sonuçlandı.
Turnuvadaki üç rakibimizin hazırlık maçlarını televizyondan izledim.
Şunu söyleyebilirim: Biz iki hazırlık maçımızdaki oyun anlayışımız ve bireysel performanslarımızla bu üç takımı da geçemeyiz.
Son deneme Finlandiya maçında yapılacak ama artık o kadar az süre kaldı ki, bundan sonra oyunda ciddi bir ilerleme beklemek de hayalcilik olur.
Bana öyle geliyor ki, bu turnuvada “eskiye dönmek” daha doğru olacak.
Yani kalabalık ve kuvvetli bir orta saha çok koşacak, topa her zaman ilk hamlede bulunacak, oyunun kendi ceza sahamıza yıkılmasını önleyecek ve rakibi bozacak. Bu arada bir-iki de gol bulunabilirse ne âlâ!
Çünkü öyle görünüyor ki, bu defans hattı ve bu orta saha ile bu oyun anlayışı bir araya gelince, her maçtan bir çuval gol yiyerek çıkabiliriz!
Bakalım, Fatih Terim ne yapacak?

YORUM YAZ