2016 Avrupa Şampiyonası

Haberin Devamı ›
EURO 2016 adaylık sürecinde sonuca ulaşamamamızın nedenlerini geçmişten geleceğe iyi analiz edemez ve her zaman yaptığımız gibi başarısızlığı sadece dış mihraklara bağlarsak, değil 2020, bu tip organizasyonları 2052’de bile düzenleyemeyiz.
“Neden kaybettik?” ve “Nasıl kazanırız?” sorularının cevaplarını arayacağımıza, illa başarısızlığı birine ihale etme alışkanlığımız devam ediyor. Türkiye’de herkesin ortak “haini” Platini, plase Şenes Erzik, onların dışında kimsenin suçu yok.
UEFA Başkanı Platini, global ekonomik krizin etkisini üzerinden atamamış Fransa’da seçimler öncesi önemli bir sosyal ve siyasi motivasyon sağlayacak EURO 2016’yı tabii ki kendi ülkesine verdirecekti ve bunu başardı. Bu olay tam da futbolun doğasının gereğidir. Futbol hiçbir zaman sadece futbol olmadı ki bugün aksi olsun.
UEFA’da Platini’nin mutlak gücü ortadayken, global ekonomik kriz döneminde siyasi ve sosyal anlamda Fransa çalkalanırken EURO 2016’yı bizim alacağımızı düşünmek ve ana stratejiyi bu temele oturtmak en hafifinden fazla hayalcilik olarak adlandırılır. Bu uyarıları zamanında yaptığımız kişilerin şimdi topu Platini’ye atmalarını üzülerek izliyorum.
Bu ülkede hayal tacirliği çok iş yaptığından, başta Türk halkı, Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızı, EURO 2016 hedefine bu kadar yoğun odaklamak yine en hafifinden büyük ayıptır. Kaybedeceğinizin 4 yıl önceden belli olduğu hatta kararın bir gün önce neredeyse gayri-resmi olarak açıklandığı bir ortama Sayın Cumhurbaşkanı’nı getirmek daha da büyük ayıptır.
Ana stratejiyi, “biz hiç yapmadık” ki, “onlar üçüncüyü yapacak” ajitasyonu üzerine kurgulayanların bu “arabesk” söylemin Avrupa’da karşılık bulamayacağını bilmeleri gerekirdi. Avrupalı somut şeylere bakar, onlar için sürdürülebilirlik, gerçeklik önemlidir, gerisi sadece sostur.
Bizim stratejik kurgumuzun sosu boldu ama tabakta yemek yoktu.
EURO 2016 için Fransa bizden çok daha hazır bir ülkeydi. Alt yapısı, stadyumları, ulaşım ve konaklama kolaylıkları ile “Hristiyan Kulübü’nün” tercihi olması kaçınılmazdı.
Oylamanın 7-6 bitmesinde en önemli pay Başbakan’a aittir. Hükümetin verdiği garanti ve yaptığı kulis çalışmaları olmasa, Şenes Bey “centilmenliğini” bozup Platini gibi forma da giyseydi sonuç felaket olurdu.
2020 veya gelecek başka bir tarih ve başka büyük bir organizasyon için öncelikle “hazır” olmalıyız. Stadyumlarımız, ulaşım ve konaklama olanaklarımız ana hatlarıyla tamamlanmış olmalı. Ülke insanımızı, uluslararası anlamda daha küçük organizasyonlarla hem izleyici hem iş gücü olarak hazır hale getirmeliyiz.
UEFA’da, FİFA’da görev alan Türk vatandaşlarının, bugüne kadar yapmadığı şeyi yapıp içeriye daha çok Türk sokmalıyız. Karar vericiler ve etkileşim alanları üzerindeki kulis faaliyetlerini de “diş kiralarını” da son 3 aya bırakmadan, ilişkileri 3-4 yıllık uzun vadede yönetmeliyiz.
Ve tüm bunları yaparken Ankara-Nyon-Londra ekseninin dışında İstinye Masa ve Etiler Papermoon’da “mon cher”lerimizle beraber anlaşılmaz stratejiler kurgulamamalı, devlet adamlarımızı zor durumda bırakmamalıyız.
Bakın o zaman başta F.I.F.A, U.E.F.A ve I.O.C “Salyangoz”larını satmak için nasıl bizim mahalleye geliyorlar.