Egoya 3 puan Galatasaray'a 1 puan

Haberin Devamı ›
Ortam bu haldeyken, ligin güçlü ekibi Kasımpaşa karşısında rakip sahada oynanacak bu kritik 90 dakika tam bir kırılma maçıydı Galatasaray için. Ya zirvedeki oluşumun içinde yer alacak, ya da dışında kalacaktı.
Mancini de maçın değerinin farkındaydı. İtalyan hoca Arena’da rakiplerini baskı altına aldığına inandığı 4-4-2 düzeninde sürdü takımını sahaya. Sağbekte Sabri, önünde Eboue; solbekte Riera,önünde Bruma. Merkezde Selçuk-Melo klasiği ve önde Drogba-Burak ikilisi. Bence de bu kurgu Galatasaray’ın Fatih Terim’le birlikte başladığı,başarılı olduğu ve Sneijder’in transferi sonrası bozulan bir kurgu. (Mancini’de zaten kısa sürede bu yapının Sneijder’le; daha da doğrusu turist gibi takılan bir yıldızla; olmayacağını anladı. )
Ancak Hüseyin Göçek’in düdüğüyle Galatasaray’ın yerinde saydığı görüldü ne yazık ki. Sahada Galatasaray’ın adı vardı ama ne yazık ki cismi yoktu. Daha 4. dakikada Eray’ın hatasına fırçayı atan Sabri’nin el hareketleri, Semih’i fırçalayan Melo’nun görüntüsü, Sabri ile Melo’nun saha içindeki tartışmaları takımın ruh halini ele veriyordu. Ayakta duramayan oyuncular, defanstan top çıkarırken yapılan hatalar, orta sahada top kayıpları Kasımpaşa’nın ekmeğine yağ sürdü. 12. Dakikada Scarione, Semih ve Chedjou’nun arkasına akıllıca bıraktığı topla Malki’ye takımını öne geçiren golü attırınca Galatasaray biraz olsun hareketlendi. Ancak akıllar ayaklara hükmetmediği için maçı çevirecek futbol, sarı-kırmızılılar adına sahada yoktu. Kasımpaşalı oyuncular rakiplerine oranla sahada daha diri ve daha istekliydi. Galatasaray’da sol taraf çok etkisiz kaldı. Maç ve güven eksikliği olan Riera ile Bruma sahada yoktu. Nitekim her iki oyuncu da yerlerini Emre ve Umut’a bıraktı. Bu değişiklikle Sabri solbeke geçti. Emre sol önde, Umut sağ önde yer alınca Galatasaray daha ayakları üzerinde durdu. Nitekim bu düzen Cim-Bom’a az da olsa ateş verdi. Burak’la eşitlik golünü bulduktan sonra Drogba ve yine Burak’la çok önemli gol fırsatları harcandı. İkinci yarıda Eray ve İsakson’un iki önemli kurtarışı maçın kırılma anları oldu. Zemin de her iki taraf için dezavantaj oluşturan faktördü.
Galatasaray belki kazanacağı belki de kaybedebileceği bir maçtan tek puanla çıktı. Uzun lig maratonunda bu puan belki bir kazanç. Ama maçın futbol gerçeğinde sahada oynanan oyun ne yazık ki bu takıma yakışacak seviyede değil. Son 2 sezonun şampiyonu ve kupa koleksiyoncusu takımdaki bu düşüş nasıl açıklanır? Oyuncularda ki form düşüklüğü ile mi? Planlamada ki yanlışlarla mı? İçerdeki kaosla mı? Kendi ayağına kurşun sıkan yönetim anlayışıyla mı?
Bu soruların yanıtını maç bitiminde Galatasaray taraftarı verdi. Onlar hakemin düdüğüyle “İmparator Fatih Terim” diye bağırmaya başladılar. Ama Başkan Aysal, bu ölü toprağını; 2 sene önce kaldırdığı gibi; yine kaldırabilecek tek şansını Galatasaray’dan göndermiş ve egosuna 3 puan kazandırırken armayı sıkıntıya sokmuştu.