Büyük Galatasaray Ailesi
Haberin Devamı ›
Galatasaray’ın tüm bu zorlu koşullara karşın ipi göğüslemesinin ardında yatan önemli sır ise; yeşil sahanın dışında ne kadar olumsuzluklar yaşanmış olursa olsun, bunların sahanın içine yansıtılmaması. İşin püf noktası bizce bu. Belki bazen kan kusuldu ama hep, “Kızılcık şerbeti içiyorum” dendi. Sonuçta kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmıyor, gemiyi limana sağsalim getirip getirmediğini önemsiyor.
Fatih Terim yaklaşık bir ay önce The Guardian gazetesine bir röportaj verdi. Orada satırlara geçen şu sözleri aslında tüm 2 sezonun özeti : “İyi şeyler tesadüfen olmaz. Biz aynı hedefe inanmış, birlikte hareket eden, iyi bir aileyiz. Aile olunca her şey daha kolay”. Florya’da her taşın altında bu aile felsefesi yeşerdi. Terim ve profesyonelleri sahaya odaklandıkça başarı geldi. Başarıya karşı iştah hep diri tutuldu. Ve bunun sonucunda gemi dün akşam limana gururla, coşkuyla girdi. Başında ise 19. zafer tacı vardı. Kutlama gecesinde gelen galibiyet ise sezonun kreması oldu.
Bu başarının baş mimarları belli. Başkan Ünal Aysal ve Fatih Terim. Onların deneyimi ve olaylara bakış açısı bu sene Galatasaray’ın girdiği girdaplardan yıpranmadan çıkmalarını sağladı. Bu ikili kendilerine bağlı birimleri de sabırla, geri adım atmadan ve kimseyi kırmamaya özen göstererek yönettiler. Bu önemli iki ismin kucakladığı tüm profesyoneller de; futbolculardan, malzemecisine; üst düzey yöneticisinden kombine görevlisine kadar tümü yukardan aldıkları enerjiyle sonuna kadar mücadele ettiler. Yetenek ve becerilerini armanın hizmetine adadılar. Sonuçta “Büyük Galatasaray Ailesi” oldular. Hak ettikleri kupaya da dün akşam kavuştular. 19. Aslan payı inanıp savaşanların ellerinde yükselirken, sarı kırmızıya gönül verenlerin gözleri ışıldıyor, bu gurur dolu aile her geçen gün daha da büyüyordu.