Umuda kurşun işlemez
Haberin Devamı ›
Böyle bir maçtı Fenerbahçe için... Bırakın üst kimlikle üst tura çıkmayı, UEFA tesellisi bile bu maça bağlıydı. Alex yok, Kazım vardı ama umuda kurşun işlemezdi.
Ne de olsa son iki maçında 6 gol yemiş eksik ve sorunlu bir Arsenal vardı karşısında...
Daha ilk 5 dakikada PAF yaşındaki çocukların başdöndüren, izleyenleri bile hipnoza sokan pas trafiği vardı İngilizler’in. Topun oyun çizgisini terk etmesine bile isyanları vardı ki: bu enerji Çelik Bilek’in bile kimyasını bozardı.
‘Bizim çocuklar’ halı saha maçlarında bile rastlanmayacak basitlikte ‘feyk’ yiyen, seyreden, hamle, hız ve zamanlama yoksunu/yoksulu bir çaresizlik içindeydi. Elâlem topla tüfekle taarruza kalkışıyor, sen cılız maytaplarla püskürtmeye çalışıyorsun. Üstelik adamların top kazanmak için çaba sarfetmeye ihtiyacı da yok hani. İkram edilen topu alan zıpkın, fişek ve matkap kesiliyor. Kontrol noktaları terk edilmiş, ne ‘dur’ çeken var, ne kimlik soran, ne de itiraz eden.
İki isabetli top yapabilsen rakibin boşluğunu alıp, oyunu sakinleştireceksin ama, bir gidebilsen! Volkan gününde olmasa, direk yardım etmese ne olurdu bilmem. İlk yarıda verdiğin pozisyon 6, karşı pozisyon yazıyla sıfır!
İkinci yarı daha derli toplu oynayıp, Plevne savunması yapınca hedeflediğini aldı. Tahmin ayağıyla hezimet temenni edenlerin kursağı da tıkandı. Her şeye rağmen, ‘ya hep ya hiç’ mantığında iki final maçı daha var artık Fenerbahçe’nin... Üstelik ilki de Lugano ve Selçuksuz! Zor mu zor! Ama futbolda imkânsız imkânsızdır!