MENÜ

Bu karar sürpriz mi?

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Yargıtay Başsavcılığı’na yapılan itirazın karara bağlanmasının bu kadar gecikmesinin tek nedeninin seçimler olduğu apaçık ortaya çıktı. O teori doğrulandı.

Operasyon, soruşturma ve yargı safhaları en başından beri insan hakları ve hukuk bakımından tam anlamıyla bir cinayet olan bu davada son nokta konuldu. Başı hiç sürpriz değildi, sonu da sürpriz olmadı. Sadece aksi yönde bir karar şaşırtıcı olurdu. Bu itiraza gerçekten umut bağlayanlar varsa bu ülkede olup bitenlerden hiçbir haberleri yok; uzayda yaşıyor olmalılar. Yani ben sadece şaşıranlara şaşırıyorum. Çünkü bu gerçekten bir Dreyfus Davası’dır.

Operasyonu yapan polis müdürleri, soruşturmayı yürüten ve iddianameyi savcılar, bizzat Başbakan tarafından “paralel devlet” üyesi olmak, “Pensilvanya’dan emir almak” ve “vatan hainliği” ile suçlandılar. Kimi istifa etti, kiminin yetkileri sökülüp daha alt görevlerde sürgüne gönderildi. Çok büyük olasılıkla da “paralel çete” davasından yargılanacaklar. Kararı veren mahkeme başkanının Çağlayan Adliyesi’nin 6 kat dibinde ortaya çıkarılan “Paralel Devlet’e ait illegal dinleme arşivinde kasetleri olduğu ortaya çıktı. İşte bütün bunlara rağmen sonuç ortada...

Daha Aziz Yıldırım ilk alındığında “etini yeseler doymayacaklar” diye yazmıştım. Demek ki durum hala aynı... Aziz Yıldırım’ı ve karakterini çok iyi bilirim. Onu hapisle korkutamazsınız. Derdi hiçbir zaman kendisi olmadı, hep Fenerbahçe’ydi. Kendisine atılan lekeler, yapıştırılan yaftalar hatta hürriyetinin gasp edilmesi bile umrunda değildi. Sadece Fenerbahçe’ye sürülmek istenen bu kara lekeye itirazı ve isyanı vardı. Cezaevi ziyaretimde “Fenerbahçe’ye bunu yapanlara hesabını sormadan ölmem” demişti. Ve hala öyle!

Şimdi artık iç hukuk olarak Anayasa Mahkemesi yolu var sonra da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi... Ancak bu süreç devam ederken o hürriyetinden, Fenerbahçe’sinden, ailesi ve bebeğinden bir kez daha yoksun kalacak. Muhtemeldir ki; şampiyonluk kutlamasını bile yaşatmayacaklar. Yani sonuçta dava geri dönse bile isteyenler bütün istediklerini elde etmiş olacak.

“Ferman çıkarılmış, kalemimiz kırılmış” demişti yurt dışından dönüşünde. Türkiye’nin yarısı hala “Kul olayım kalem kıran ellere” korosunun militan bülbülü. Kafadan bu karara iman edenlerin sayısı minimum yüzde 50 zaten...

Gerçekten çok merak ediyorum, hala bu ülkede hukuka ve adalete dair umudu olanlar var mı?

YORUM YAZ