Arama

Popüler aramalar

Seviyordum öldürdüm!

Haberin Devamı

Başlıktaki bu patolojik mantık, Türkiye’de bir çok cinayetin de gerekçesi. İşin belki de en acıtıcı tarafı, bu tarifi haklı görebilen yığınla insan var.
Türk futbolunda tribünlerin ruh halini de özetliyor bu cümle. Ölümüne seviyorlar güya ama severken ya da sevdikleri için öldürebiliyorlar. Kulüplerin sezonu, yatırımları, geleceği ‘fail-i meçhul’ değil ‘fail-i meşhur’ cinayetlere kurban gidiyor. Halbuki taraftar tüketmez, var eder. İşte bu nedenden dolayı ‘müşteri’ yakıştırması bir aşağılamadır tribünler için.
Bu yazıyı şunun için yazıyorum. Hayatım boyunca taraftarı futbolun asli unsuru olarak gördüm. Tribünlerdeki çirkinlikleri lanetlemek yerine, güzelliklerin ön plana çıkarılıp, böylelikle iyi örneklerin kışkırtılmasını savundum. Hala öyle düşünürüm.
Ancak tahammül edemediğim şey şu; taraftarın kendi kendini kutsamasanı, yeniçeri mantığıyla kendini takımın asıl sahibi ilan edip, önüne geleni ıslıklayıp yuhlamasını, yeri geldiğinde kelle almasını ve böylelikle de palazlandırılmasını hiç hazmedemedim. Taraftara yönelik popülist söylemlerden de hiç ama hiç hoşlanmadım.
Takım sevgilerini, ezeli rakiplere duyduğu nefret üzerinden tanımlama zavallılığına girenlere hep acıdım. Sevgisini başkalarına küfrederek, alay ederek, aşağılayarak, şiddet uygulayarak tarif etmeye çalışan acizliklere ve acıklı hallere hiç yakın durmadım. Başarıyı rakiplerinin başarızlığında arayanlara ibretle baktım.
Taraftarı saatli bomba gibi kurarak, tribünleri mayınlayarak iktidara gelenlerin yine aynı sinsi tuzaklarla gittiğini cümle alem, sayısız kez gördü. Küfürle gelen, küfürle, kılıçla gelen kılıçla gönderildi. Ancak bazıları, insanları birbirine kırdırma pahasına hala bu babadan kalma yöntemi uygulamakta ısrarlı.
Son yazımda da vurguladım. Tribünde kendi maçını oynamak, takıma hiçbir fayda getirmez. Rakibe bel altından vurmalar, küfür savurmalar, sahaya yabancı madde atmalar da öyle. Gerçek taraftar sevgisiyle yaşatandır, öldüren değil. Oyuncularıyla nefes alıp verendir, kötü gününde bile yanında olabilendir. Koca stadı, anlık tepkileriyle bir basketbol salonuna çevirebilen, bunun için sabırla ve inatla çabalayandır. Alex’i, Deniz’i yuhlayanlara, ıslıkla cevap verebilendir.
Fenerbahçe taraftarları bu anlamda çok ciddi mesafe aldı. Rakipleriyle arayı fersah fersah açtı. Bunun en son ve çarpıcı örneğini de PSV maçında gösterdi. Sabırla, fedakarlıkla, acıyla, sevgiyle, destekle ve gururla devam. Ama kesinlikle ‘merhamet’ asla unsurunu ıskalamadan, son maçındaki çıtayı çok daha yukarılara çekerek, makası daha da açarak.

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü