Sevinmeli mi, üzülmeli mi?
Golle başladığın bir maçta, kendi evinde ve böyle bir takımdan yarım saatte 2 gol yemek çok sinir bozucu... Volkan’ın iki müthiş kurtarışı da aynı süre içinde... “Onlardan biri de çerçeveyle buluşsa” şıkkı, hiç de şık olmaz. Geçici saltanat bile olsa, kağıt üzerinde tur tahtına oturacaktı rakip Sion...
Daum’un “Rakibimizi küçümsemiyoruz” demeci, teoride kalmış. Seçilen kelimeler de tersini anlatıyor. Rakip bir teknik direktörün aynı cümleyi kendi takımınız için kurduğunu düşünün, o zaman anlarsınız. “Rakibimize saygı duyuyoruz” daha yakışıklı olurdu.
Haberin Devamı ›
Kış kıyamette, bir Uşakspor deplasmanında, vıcık vıcık çamur sahaya ideal 11 sürmüş ciddi bir hoca, bu maçta tersini uyguluyorsa, akıllar karışır. Sonrası da şuursuzluk senfonisi! Kılıf bulma adına “Akıllar VestelsizManisa maçındaydı” mı deseydik yoksa?
Topu ayağına alan Sion’lu, karakolsuz, vizesiz, sorgusuz serbest bölgeye dönmüş ceza sahanda cirit atıyorsa... Senden hızlı oynayıp, bir de presle baskı kurabiliyorsa... Kendi sahanda ilk köşe vuruşunu 61’de kullanıyorsan... Her maçta rakibin 15-16 kişi, sen de 9 kişiymiş gibi bir algı bozukluğuna yol açabiliyorsan; BRAVO!
Şurası çok açık ki; Emre bu takımın direnç taşı.. Sakatlanmaya da cezalı olmaya da hiç hakkı yok. Duran toplardan gol atmayı öğreten Daum’un önceliği, yememeyi öğretmektir artık.
Maçın adamı ekmeğini taştan çıkaran ‘Dost’ Santos mu, yoksa arkadaşlarını ipten alan Volkan mı derseniz, hiç tereddütsüz ‘1 numara’ derim!