Arama

Popüler aramalar

Rekabete bak!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Bir yanda sattığı kombineyle, lisanslı ürünlerle kuruş kuruş biriktirip stat yapan, transfer yapan, geleceğini şekillendirmeye çalışan bir kulüp, diğer yanda devlet destekli, belediye destekli, siyaset destekli ‘avanta’ ittifakı.. Ve bunu utanmadan kendilerine hak görenler...
Lafa gelince de “Fenerbahçeli Başbakan!” Hadi canım siz de! “Yok öyle yağma!” demek isterdim ama aslında var öyle yağma...
Milletin arazisi üzerine, devlete stat yaptırtacaksın, sonra bir de bakanlık sana sponsor olacak. Biz, Dışişleri Bakanı’nın da, Başbakan’ın da, hükümetin de, federasyonun da, MHK’nın da, medyanın da hatta ezeli rakiplerin de aynı kulübe zaman zaman sponsor olduğunu çok gördük. O yüzden şaşırmıyoruz zaten... Ancak son olay tam bir ‘tüy dikme’ operasyonu. Yani devlet bankalarının faiz silmeleri, borç yapılandırmaları, vergi afları yetmedi, yetemedi yıllarca...
Kaos Cumhuriyeti Fenerbahçe, içerideki rant kavgaları yüzünden kendi kuyruğunu kovalarken, atı alan Üsküdar’ı geçmiş ki, ne geçmiş.
Birine Fulya’da 45 dönüm yer bağışlanmış, biri Boğaz’daki adaya inşaat kondurmuş. Biri limana ortak edilmiş. Belediyelerin bağışladığı araziler de, işgal edilmiş arsalar da, bağışlanmış tesisler de, affedilmiş stat borçları da cabası...
Fenerbahçe aslında yıllardır devlet sponsorlu, belediye himayeli kulüplerle yarışıyor. Sadece eski Demirperde ülkelerinde yaşanabilecek ayıplı bir durum bu. Rekabet kavramı sadece Fenerbahçe için geçerli, diğerleri için en fazla rehavet denilebilir. Aslına bakarsanız bu tuhaflık olsa olsa ‘rezalet’ kelimesine denk düşebilir.
Araziyi ver, stadı yap, vergi borcunu, kira borcunu affet, yetmedi bir de sponsor ol. Bari ligi de oynatmayın, sonucu kafadan ilan edin olsun bitsin. Aziz Yıldırım öncesinde Fenerbahçe’nin tapulu çivisi bile yoktu. Ancak diğerleri deveyi hamuduyla götürmüş maşallah. Ne güzel memleket değil mi? Bu kıyakları da hep Fenerbahçeli Başbakanlar yapmış bu kulüplere her ne hikmetse, hatta yarışmışlar... Ancak kendi tuttukları kulüplerine en küçük bir faydaları olmamış. Galatasaraylı ve Beşiktaşlı Başbakan, Cumhurbaşkanı ve TFF Başkanları da onlardan farklı davranmamışlar Fenerbahçe’ye... Geleneği aynen sürdürmüşler.
Yalanlar, iftiralar bile gerçekler kadar rahatsız etmiyor insanları artık. O yüzden hakaret ve küfür içerikli bir yığın küfür kâfir güdük e-posta yağacaktır gene. Umurumda bile değil.
Bu arada, Mesut Yılmaz-Adnan Polat ve Ulusoy ilişkilerine dair ilginç bir rapor var Ergenekon’un ek iddianamalerinden birinde... Türk futbolundaki bir dönemin de detaylı fotoğrafı gibi.
Bence kaçırmayın!