Arama

Popüler aramalar

Nereden nereye?

Haberin Devamı

Fenerbahçe ne kadar özgüven gösterisiyle başladıysa, Porto o kadar tedirgin ve temkinliydi. Porto’yu sağlı sollu kıstırdığı 7 dakikalık dilimde yapması gerekeni yapamayınca, yavaş yavaş teslim olmaya başladı.
Alex’in sağ ayağından çıkan ve kaleyi sıyıran konvansiyonel füzeye, Lisandro’nun yaptığı nazire, Volkan’ın parmak uçlarıyla savuşturuldu. O dakikadan itibaren de Porto şoktan çıktı.
Ayağındaki topu rakibe ikram etme yarışı, pozisyonları da fütursuzca heba etme hastalığı misafirperverlik katsayımızın göstergesiydi.
Olmaz zamanlarda, olmaz yerlerde, olmaz şekilde, olmaz zamanlamayla yapılan olmaz hatalar, olmaz rahatlıkta 2 gol hibe edildi. Direkten dönen şans topu sırasında yansıyan dağınıklık ve çaresizlik ‘yürek burkan’ cinstendi. Taçtan yenen ikinci gol ‘futbol komedi’ programlarında ilk 10’a girer. Yasin hakeme ayar vermek yerine topa yoğunlaşsa zaten gol olmazdı.
Kazım’ın ‘sektirmeli’ füzesi, işi şımarıklığa ve laubaliliğe vuran Porto’yu silkeleyip kendine getirmeye yetse de, Fenerbahçe’yi ve inancını diriltmeye yetmedi.
Bu dirençsiz ve gücünden çok şey kaybetmiş Porto’ya karşı bile şu oynasaydı bu oynasaydı yanılgısı, hedef şaşır(t)maktan ve saptırmaktan başka bir hiçbir yere götürmez.
Devler Ligi’nde final hayalleri kuran takım, Kiev ayazında ‘tek sonuca endeksli’ UEFA’ya katılma finali oynayacak artık. Bu, çok iyi sorgulanması ve analiz edilmesi şart olan bir duraklama ve hatta gerileme sürecidir.
Dün gecenin iki direnişçisi Gökhan ve Uğur’u eksiklerine rağmen alkışlamak gerek.

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Bunun adı rezillik!‘’

26 Kasım 2008, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu karar sürpriz mi?‘’

26 Kasım 2008, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI