Arama

Popüler aramalar

Ne var ne yok!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Hani öyle bir ilk yarı ki; aradaki gergin rekabet olmasa hatır şikesi yakıştırması yapılabilir. Galatasaray gol atmak için, Fenerbahçe de gol yemek için her şeyi yapıyor.
Bütün eksiklerin, ‘var ama yok’ların ve beceriksizliklerin üzerine bir de Gökhan’ın sakatlanması Sarı-Lacivertliler için tuz-biber, Sarı-Kırmızılılar için bal-kaymak oluyor.
Beraberlik sanki mağlubiyetten farklıymış gibi geriye yaslanarak oynamak da neyin nesi? Üstelik bunu da becerebilsen yani... Neresinden bakarsan bak yakışıksız ve kabul edilemez biir durum.
Fenerbahçe’nin dişe dokunur tek pozisyonu da Güiza’nın ellerinde eridi gitti. Belki de 10 yılın en rahat derbisini oynayan Galatasaray ise piyangodan bulduğu pozisyonları acelecilikten harcadı.
80. dakikadan itibaren derbi bir yanıyla ‘ortaoyunu’ bir yanıyla da ‘Rus Ruleti’ havasına büründü. 90’dan sonra ise çirkeflik ve utanç, sazı eline aldı.
Aragones’in, Lugano ile birlikte direnen ve didinen tek futbolcu Selçuk’u, oyundan alması fiyaskodur. Bunu uzatma dakikasında yapması ise ağır bir ‘aşağılama’dır. Bütün kartlara tamam da, ‘itiraz tramvayı’nın abonman yolcusu Sabri’nin kart muafiyeti ligin ve hakemliğin defosudur.
Evet, sonunda zurnanın zırt değil ‘pırt’ dediği yere gelindi. Hasar, puan kaybının çok daha ötesine geçti. Birbirinin yakasından asılıp birlikte dibe vuran iki takımın, Şampiyonlar Ligi hayali de suya düşmek üzere... İkisinin de Beşiktaş’ı İnönü’de yenmekten başka şansının kalmaması, Sivasspor ve Trabzonspor açısından ‘bonus’un kulağı geçtiği raddedir.