Mareşalex
Haberin Devamı ›
Fikstür şartlarına, doğanın itirazı vardı sanki Gaziantep’te. Zemin, hava ve koşullar karakışın ortasında futbola çiçek açmıştı.
Fenerbahçe yarım puan kayba bile tahammülü olmadığının tepeden tırnağa farkındaydı. Öyle ki maç 5-0 olduktan sonra bile, Alex rakip korner çizgisinde pres yapmaya soyunmuştu.
Semih’in böğrüne gelen tekmenin birinci dereceden tanığı M.Kamil Abitoğlu’nun tereddüt bile etmeden devam demesi, penaltı ambargosunun süreceğine delalet.
Sarı-Lacivertli futbolcular keyifle başladığı oyunu, keyifle sürdürüp, keyifle bitirdiler. Rakibe tek pozisyonu 71. dakikada verdikleri maçta, genel averajlarını düzelttiler. Farklı skora rağmen uzatma dakikalarında bile ciddiyetten ödün vermediler. Maçın kader anı, eski Antepli Kemal’in eski Fenerbahçeli Oğuz’u avlayan jeneriklik vuruşuydu.
Deivid’in golleri öncesinde yaşanan güleryüzlü paslaşmalar, Carlos ve Alex’in ‘sol ittifakıyla’ gelen gol, tam bir futbol ziyafetiydi. Paşa sıfatı sıradanlaştırıldığı için kaptana ‘ikisi bir arada’ mantığıyla ‘MareşAlex’ yakıştırması uygun düşer sanırım.
Maçtaki tek çirkinlik, dramatik bir gol yiyen Oğuz’u hedef alan iğrenç tezahüratlardı. Volkan’ın, Oğuz’u tesellisi, ‘yalnız adam’ kalecilerin, yakışıklı bir dayanışmasıydı.
Deivid’in, ayağının ucundaki hat-trick fırsatını Kejo’ya gol attırma uğruna harcaması skor adına kayıp gibi görünse bile, takım ruhu adına müthişti.