Arama

Popüler aramalar

Kör uçuş

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Üç büyüklerin ‘psikolojik’ ya da sözde deplasmanı Ankara’da, futbolsuz bir futbol maçı vardı.
Fenerbahçe’nin hamlesizlik, zamanlama, topa gitme yerine topu bekleme zaafları yine olabildiğince sırıtkandı. Uğur Boral, Kemal Aslan ve Önder Turacı başta olmak üzere bazı futbolcuların anlaşılması mümkün olmayan dağınıklığı da buna eklenince, ortaya adamı ekrandan da tribünden de soğutan, futbol dışında her şeye benzeyen tuhaf bir oyun çıktı.
Başkent ekibi, Fenerbahçe’nin defansta oyun kurmasını engelleyip, şişirme paslara zorlayarak sarsaklaştırmak, hatta sinirlendirerek oyundan düşürmek niyetindeydi.
Her topa en az 2-3 kişiyle hareketlenip Sarı-Lacivertliler’e kendi kalesinin dibinde bile taç kullandırmadı. Etten bariyerler örüp, topun usta ayaklara aktarılmasını engelledi.
Süper Lig’in kıyas ve ölçü birimi haline gelen Alex ve Roberto Carlos topu ayağına aldığında taraftarlarını biraz olsun rahatlatan isimlerdi.
Rakibine en küçük bir baskı kuramayan Fenerbahçe, ilk net pozisyonunu ancak 35’te yakalayabildi. Alex’in uzatmada attığı gol tabelayı değiştirse de törpülenen inancı değiştiremedi.
Bir çeşit Babil laneti gibi; takımdaki herkes ayrı futbol dilinden konuşuyor. Bu kaos ve kargaşa futbolu 80. dakikada ‘komik’ bir beraberlik golüne dönüştü.
Her şeye rağmen futbolun doğrularını uygulamaya çalışan evsahibi takımdı. Bu garipliğin hiçbir mazereti olamaz. Ne Anderlecht, ne yorgunluk, ne de hava. Daha 4. maçta, lige yeni yükselmiş 2 takıma verilen 5 puanın faturası, sezon sonunda çok ağır olur. Bakalım bu kör uçuş nereye kadar sürecek?
Hâl böyle olunca, hakemi de, kararlarını da konuşmanın hiç gereği yok.