İhtar vakti

Pres yapması gereken pres yiyor. Baskın yapması gereken baskına uğruyor. ‘Öpmesi’ gereken ısırılıyor. Saldırması gereken ürküyor. Koşması gereken yürüyor. Oysa ‘sandıkta görüşürüz Mesut Bey’in malum jargonuyla, “Avrupa’ya giden yol, Diyarbakır’dan geçer.” Anlaşılan ‘açılım’ rüzgarı hakemlerin yelkenini de şişirmiş.
Diyarbakırspor kadar cesareti de, futbolun doğrularını uygulama kudreti de yok Fenerbahçe’nin... Rakip kalede ilk ‘tehlikemsi’ durumu, ancak ilk çeyreğin sonunda yaratabildi.
Haberin Devamı ›
Yenilen o saçma ve sarsak gol, amatör bir takım için bile fiyasko ötesidir. Hele 28. dakikadaki bombardıman, korku tünelinden farksızdı. Çoklu kabusu üreten de rakip değil yine Fenerbahçe defansıydı. O top kaleye girse, biraz zor çıkardı. Bilica’yı anladık da, Lugano’nun da şakülü kaymış. Maçın kader adamı yine Volkan’dı.
Gökhan’ın piyango golü bile uyandırmaya yetmemiş olmalı ki; hemen peşinden şaşırtma golü yiyecekti Sarı-Lacivertliler.
Golünü bir yana bırakırsak, kendisiyle dalaşma ve yeteneklerini inkar uzmanı Kazım’a, Ahmet Rasim’in ‘Falaka’ kitabını tercüme etmeli birisi..
Emre de insafı beklemeyi unutup, infazla yaşamaya alışmalı. Eğer ‘üzerine atılı’ formaya geçiş yapsaydı, ‘dokunulmaz bir kahraman’ olurdu. Olan bitene şaşırması çok şaşırtıcı!
Semih Wesson direğe nişanlamasaydı maç orada bitecekti ama bunu penaltıya erteledi. Ziya Doğan’ı da sahayı arenaya döndüren ‘motivasyon’ becerisinden dolayı tebrik etmeli!