Arama

Popüler aramalar

İğne ve çuvaldız

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Tel tel dökülen, buram buram ucuz hamaset kokan bir sistemsizliğin yanaşması, beslemesi, yalakası ya da militanı olmak kime ne kazandırır, bilemem? Ancak ortada bunun tam tersini sergileyip, inatla, sabırla aksi yönde giderek başarıya ulaşmış bir Fenerbahçe örneği var.
Gelişmiş ülkelerde bütün tartışmalar, kavramlar üzerinden yapılır, az gelişmişlerde ise semboller üzerinden yürür. O yüzden biri özgürce, komplekssizce çözüm üretir, diğeri tabulara çarpar, tıkanır ve yeni sorunlar yaratır.
Demokrasi diye bağıranların samimiyeti kendi evindeki hali ve tavırlarıyla test edilir. Sesi herkesten daha gür ve daha sık çıkan ahlak ve namus çığırtkanlarının gerçek yüzü ve niyeti de tabii ki. Bir ülkenin gerçek kahramanları unutulup, sahte ve sanal kahramanlar ortalığı işgal ettiğinde bu ucubelik kaçınılmaz olur. Bunu da en güzel şu “Dil, çürük dişin etrafında dolanır” diyen Çin atasözü özetliyor.
Çocuklar Çanakkale’deki kahramanlardan değil, dizilerdeki mafya karakterlerinden seçiyorlar idollerini. Vatanseverlik ve milliyetçilik nutuklarının en çok dillendirildiği bu ortamda, sokaklar gasptan, çeteden, kapkaçtan geçilmiyor. Ezici bir çoğunluk üretmeden lüks yaşamanın derdinde. Zahmetsiz rahmet arayanlara ‘mübah fetvası’nı veren de sistemin ta kendisi.
Bilgiye, birikime, çalışmaya, üretmeye, yeteneğe ve emeğe inananların, saygı duyanların sayısı giderek de azalıyor. Gerçeklerden bu kadar uzaklaşınca da kaderciliğe teslim olmak, kolaycılığa sapmak kaçınılmaz oluyor.
Ülkemizde çalıştığı süre boyunca küçümsenen hatta aşağılanan Herr Daum; “Başarı planlanabilir bir şeydir” diyordu. Ancak bunun üç temel şartını da “çalışmak, çalışmak, çalışmak” olarak sıralıyordu. Her batılı için sıradan ama bizim gibi sabırsız ‘kestirmeciler’ için çok zor bir yol.
Aklın ve bilginin yerini hamasetin, sistem ve çalışmanın yerini gaz vermenin, üretmenin yerini çene yapmanın aldığı bir ortamda, bu en basit, en temel gerçeği kabul ettirebilmek dünyanın en ağır mesaisi. Fenerbahçe Yönetimi kolayı seçip ortama ayak uydursaydı, kulüp hâlâ yerinde sayıyor olurdu. En zor günlerde bile taraftarın en az yarısı onlarla inanç birliği oluşturup, eşsiz bir sabırla destek vermese, bu zenginlik üretilemezdi.
Bu radikal devrimin temelini oluşturan felsefe de, kendi gerçeklerinle çıplak yüzleşebilme ve çuvaldızı acımasızca hep kendine batırabilme cesaretidir.
Hedeflere daha hızlı ulaşmanın yolu da, merhametli bir sabır ve merhametli bir destekle bu devrimin arkasında durabilmek, çuvaldızı elden düşürmemektir.