Her şey yeni başlıyor

Haberin Devamı ›
Fenerbahçe’de vizyon ve misyon en sonunda örtüştü. Gerçekler ve doğrular yan yana gelince, çok önemli bir eşik aşıldı. Bu sevinci doyasıya yaşamak her Sarı Lacivertli taraftara anasının ak sütü gibi helal.
Fenerbahçe kendini yenmiştir, talihsizliklerle, yanlışlarla, hatalarla dolu tarihini de yenmiştir. En büyük derbisini kendisiyle oynamış ve 100’ünün akıyla galip gelmiştir.
Ancak benim yazılarımı takip edenler bilirler ki; hep çok çalışmanın, hep şefkatli bir disiplinin, hep takım olmanın, hep özeleştirinin, hep yüzleşmenin yanında oldum. Kimseyle uğraşmadan, sataşmadan ve asla takdir beklemeden kendinle uğraşmanın, kendini düzeltmenin en sağlıklı yol olduğunu vurguladım.
Şimdi olaya bir de bir başka açıdan bakalım. Asla takdir edilmeyen asla saygı görmeyen Daum, aylarca istifaya davet edilen Zico, ıslıklanan Deniz ve Selçuk, yuhlanan Alex, kellesi istenen Deivid açısından. “Bu takım senin eserin” diyen koroya aldırmadan, dimdik onların arkasında duran, yuhlayanlara inat ayakta alkışlayan yönetim açısından. Tribünlerde onlar kadar sesi çıkamayan ‘doğru’, ‘iyi’, ‘sabırlı’ ve istikrara inanan taraftarlar açısından.
Futbolcudan, teknik direktörden, yönetimden ve aklı başındaki taraftarlardan gelen her türlü çağrı, rica ve uyarıya rağmen, tribünlerde kendi maçlarını oynamayı sürdürenlere soruyorum; Sizin sesinize kulak verilseydi, Fenerbahçe bu başarıyı yaşayabilir miydi? Şimdi bu başarı sizinle mi gelmiştir yoksa size rağmen mi? Yoksa siz de “ders almam, ders veririm” felsefesinin müridlerinden misiniz? Peki hiç kendinizi eleştirip istifaya çağırmayı düşünüyor musunuz?
Zaferi kutlamayı hak etmediğinizi söylemiyorum, Fenerbahçelili’ğinizi de tartışmıyorum. Ancak lütfen bu taraftarlık anlayışınızı siz kendiniz sorgulayın. Kendinizle yüzleşin ve şiddetli bir şekilde hesaplaşın. Artık bu ayıplardan ve defolardan arınma zamanı.
Fenerbahçe’nin yapısal ve ekonomik devrimini tamamlamasına en fazla 3 sene kaldı. Ancak kurumsal devrim ve bu hafızanın genlere işlemesi daha çok uzun zaman alacak. Sabırla, inatla ve görülmemiş bir kararlılıkla ‘istikrar’ın arkasında durmak şart.
Aziz Başkan’ın ‘1 milyon üye’ hayali gerçekleştiğinde, bu kulüp tartışmasız dünyanın en güçlü kulübü olur. Bir daha hiç inmemecesine zirveye oturur. Mesele yer yüzünde yaşayan bütün Fenerbahçeliler’i bu oyunun içine çekebilme, efektifleştirebilme meselesedir. Kombinesiyle, taraftar kartıyla, formasıyla, kongre üyeliğiyle, FBTV’siyle, Dergisi’yle bu dev potansiyelin devrime katkıda bulunmasını sağlamaktır. Unutmayın ki; insanlığın ve dünyanın kaderini değiştiren de bazı insanların hayal güçleri olmuştur.
‘Farkında’ olanlara selam olsun!