Arama

Popüler aramalar

Havale

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Lugano ve Edu dışında bütün ayaklar, bildiğini de unutmuş. Yine o bildik, tanıdık hipnoz hali. Sadece kekeme bir şekilde gevelenen top. Futbolun ilkeleri ve ilkelleri çarpışıyor. Denizlispor maçı sanki Antalya’da tekrarlanıyor. Ya Zico meslektaşı Vural’ın Fenerbahçe istatistiğinden fena halde korkmuş ya da futbolcuların gönlü puan farkının açılmasına razı değil. Futbolcular her şeyi birbirlerine havale ederken, Fenerbahçeliler de sahada ve ekran başında ‘havale’ geçirip, ‘la havle’ çekmekle meşguldü. Sahada oynanan şey, mahalle futbolundan farksız. Antalyasporlular antrenman rahatlığında ter bile atmadan top çeviriyor, Fenerbahçeliler seyretmekle yetiniyor. Koca bir 45 dakikada Kejo’nun atamadığı tek pozisyon, 90 dakikada sadece 3 korner. Kanatsız uçmaya çalışan bir Kanarya. Sanki Hollanda’da 12 gol pozisyonuna giren takım bu değil. Hele hele Olcan’ın Ahmet Dursun’a durduk yerde yaptığı yüz kızartan hareket, tartışmasız kırmızı gerektirirdi. İkinci yarıda Aurelio, Deivid ve Semih de kurtarıcı olarak oyunda. Ancak anlaşıldı ki; bütün eksiklerine rağmen Tuncay’sız Fenerbahçe, cephanesiz silahtan farksız. ‘İtirafçı’ gibi dolaşanlara nazire için bile ‘itirazcı’ mutlaka sahada olmalı. Nitekim ikinci yarının hemen başında bağıra bağıra gelen Antalya golünde, kaleci Volkan, sabırları ve güveni sınar gibi yine ‘seyir’ halinde yakalandı. Bu gol bir silkinme ve kendine gelme haline yol açar umudunda olanlar yine yanıldı. Hani geçmişin Fenerbahçe’si olsa, aklıma yığınla komplo teorisi gelecek ama öyle bir durum da duyum da yok ortalarda. Şampiyonluğa oynayan bir takım ligin dibindeki takım kadar mücadele etmezse, dahası 2 Souza 1 Sauzo etmezse olacağı budur. Ezeli rakiplerinin bonkörlüğü bu takımı şampiyon yapmaya yetmez. Üstelik sırf ‘çubuklu’ giydiğin için ekstradan mücadele etmen gerektiğini hâlâ ama hâlâ anlayamamışsan, sana Allah bile yardım etmez. O zaman da camian ve taraftarın dışında herkese ‘umut’ dağıtmaya devam edersin.