Gulgule
Haberin Devamı ›
Dışarıdan bakan için gülünç, zavallı ve aciz, içeridekiler için de utanç ve acı veren bir çözülme sürecinde Fenerbahçe. Yavaş, kansız, ölümsüz ama gulgulesi (şamatası) en üst perdeden, toplu bir intihar gösterisi izliyoruz 25 haftadır. Dev bir devrimin, cüce intiharını!
‘Asla düşürülemeyen ve düşmeyecek tek kale’yi inşâ eden çelik irade, kumdan bir kalenin taneleri gibi savrulmuş. Zulasına hançeri sokan da, birbirine karşı pusuya yatmış. Çoğunluğun sadece bağrıştığı, bir kısmın da kabuğuna çekilip içi yanarak tanıklık ettiği yakışıksız bir kargaşa. Hiç hak edilmemiş bu ucubeleşme nasıl oluştu peki? Tabii ki kibirle, şımarıklıkla, hedeften saptıran küçümsemeyle! Kulübün ile ülkenin gerçeklerini unutacak kadar körleşip sağırlaşarak. Transfer yanlışlarıyla.
Futbol bu; hiçbir koşulda hiçbir sonuç sürpriz değil. Hakkıyla ve adaletli oynandıktan sonra, en ağır yenilgilerin bile baş üstünde yeri vardır. Her sene hiç yenilmeyecek bir takım kuracak para ve formül icat edilemedi henüz. Bazı takımların taraftarı, bazı taraftarların da takımı vardır. Bugünün adamı olmak isteyenler ile yarının adamı olmak isteyenler arasındaki anlayış uçurumu yani. Hâlâ aklına mukayyet olabilen gerçek taraftarlar bile sabrının son deminde. İsyanları sadece takımın sergilediği zavallı, bezgin, yılgın futbola.
Karanlıkta yaşayıp, aydınlıkta boğulmak ne tuhaf bir çelişki. Krizleri fırsata dönüştürerek büyüyen kulüp, fırsatları krize çeviren bir cinnetin içine nasıl yuvarlandı? Hem de bırakın duraklamayı, duraksamanın bile sürpriz sayılacağı bir ortamda. Duman bile olmayan yerden ateş çıkarabilmek kaderi herhalde bu kulübün.
İnsanı utandıran ve usandıran bu tablo, taraftarın ve yönetimin fedakârlığıyla, mücadelesiyle, kulübün olanakları ve hedefleriyle taban tabana zıt. Ben hâlâ aynı yerdeyim; mücadelesiyle, fizik üstünlüğüyle, hırsıyla zırhlanmış, tepeden tırnağa savaşçı ve takım karakteri iliklerine işlemiş yeni bir kadro oluşturmak şart!
Yönetim, şimdiden gelecek sezon için kusursuz bir değişim planı oluşturup, bunu da eksiksiz şekilde hayata geçirmek zorunda. Yoksa ‘Büyük Yürüyüş’, pusudaki güdük ve yağmacı zihniyetin işgali altında ‘Büyük Çürüyüş’e dönüşür ki; bu vebâlin altından kalkılmaz!