Arama

Popüler aramalar

Galatasaray kompleksi

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Fenerbahçe’nin ağlayıp sızlanacak, yakınacak, ağıt yakacak, dövünecek hali de, hakkı da yok. Ne yaptıysa kendine yaptı çünkü. Yaşadığı melânetlerin sebebi de bizzat kendisidir. Çıktığı yoldan ve rotasından sapınca kimyası bozulup hedefini şaşırmış, kaçınılmaz olarak da bir mahalle kavgasının ortasında linç edilirken bulmuştur kendisini.
Chelsea, Manchester United, Barcelona, Real Madrid olmayı hedefleyen bir kulüp, bırakın Lyon’u en azından Porto bile olamadıysa, bunun tek nedeni Galatasaray kompleksidir. Bariz bir şekilde tuzağa düşmüştür Fenerbahçe. Hem de ezberlemiş olduğu eften püften ‘numaralar’a bir kez daha kanarak ve bütün bunlara (çanak falan değil) kazan tutarak.
Kendini, kadrosunu yeterli ve herkesin üzerinde görüp transfer hamlelerini Galatasaray’a göre belirleyince güdükleşmiştir. Üstüne koyarak, çıtayı yükselterek devam etmek yerine, var olanı da eksilterek ve bunu da umursamayarak bu noktaya gelinmiştir.
Hep vurguladığımız gibi Fenerbahçe’nin en tehlikeli düşmanı kendisidir. Gelinen noktada, sorgulanması gereken ‘zirvenin kaç puan gerisine düşüldüğü’ değildir. Asıl ölçü, hocasını bile değiştirmiş Bursaspor’un kaç puan önünde yer aldığındır. Bu kadar yatırımın, tecrübenin, sabrın ve özverinin farkı 4 puan mıdır?
Avrupa devlerinin aynasını pas geçip, Galatasaray ve Beşiktaş’ın boy aynasında kendi boyunu ölçmeye kalkışırsan olacağı budur. Bu güdük rekabet, kaçınılmaz biçimde önce rehavete, sonra rezalete, sonra da böyle bir vehamete sürükler.
Mahalleden firar ederek dünyaya açılma macerası, bir türlü söküp atamadığı iç kompleksin dikenli tellerinde son buldu. Kendini aşma fırsatı, kendini ispatlama ve beğendirme kaygılarına feda ve heba edildi. İçeriden, dışarıdan ve medyadan tezgahlanan sataşmalara, küfürlere, kışkırtmalara ve abartılı övgülere kulak tıkayamayınca, soğukkanlılığını ve sağduyusunu kaybedip kavganın içine attı kendisini. Yediği meydan dayağıyla kalakaldı tabii ki!
Hem zaman ve para kaybetti, hem façası ve fiyakası bozuldu. Hem de bilincini, coşkusunu, cesaretini ve yönünü yitirdi. Hasat zamanında haşat olmayı kendisi tercih etti. Radikal bir silkeleniş ve diriliş olmazsa dert aşamasından ‘pert’ aşamasına geçilir ki; bu da kıyamet senaryosudur!