Eldeki ve daldaki
Haberin Devamı ›
Fenerbahçe camiası ciddi çileler ve sancılar çekti, zaman zaman ağır bedeller ödedi bu yolda. Bu camiada hiç olmayan sabır ve istikrar, önce çiçeğe durdu, şimdi de meyvelerini vermeye başladı.
Geçmişle yüzleşmek başka, kavga etmek başka. Başarı ya da başarısızlık sürekli birileriyle hesaplaşma rövanş alma aracı haline getirildi. Bu kör dövüşü sırasında son 8 yılda elbirliği ile üretilen güzellikler bile ıskalandı. Hatta bunun keyfini yaşamak bile neredeyse yasaklandı.
“Haksızlık yapmak, haksızlığa uğramaktan daha acıdır” demiş Socrates. Haddimiz olmayarak şunu da biz ekleyelim; ayrıca onursuz ve utanç verici bir acıklılık halidir.
Fenerbahçeliler hep daldakiyle uğraşırken, eldekilerin kıymetini bilemedi, ağır haksızlıklar etti. Sahip olduklarını kendi elleriyle ucuzlattı, asla mutlu olmayı bilemedi.
Artık bundan vaz geçme hatta tövbe etme zamanı. Herkes yanlış gördüğü şeyi söyleyebilir ama şu istifa çığlıklarından, yuhlamalardan, linç çağrısına dönen hesap sorma ilkelliğinden sıyrılmalı.
Safça öneriyorum: Alex, Deniz ve Zico’yu ıslıklayanlar kendileriyle yüzleşsinler. Çünkü birilerinin dolmuşuyla, çok büyük haksızlıklar yapıldı.
Zico’nun kurduğu özenli cümlelere, en gergin atmosferde, en kışkırtıcı sorulara verdiği yanıtlardaki sakinliğine bir bakın. Tepeden tırnağa saygı uyandıran bir ‘futbol dervişi’. Kimseyle kavgası yok. Hiç popülizm yapmadı, hiç tribünlere oynamadı. Oynatmaya çalıştığı futbol da bu anlayışıyla örtüşüyor; tamamen pozitif. Bu karakter yavaş yavaş futbolcuların genlerine de sirayet ediyor. R.Carlos’un varlığı da bu süreci hızlandırıyor. Takım futboldan keyif aldıkça, keyif de vermeye başladı.
Bütün camia şımarıklık, kibir ve polemik bataklığının ürettiği hesaplaşma virüsünden uzak durarak PSV ve CSKA maçlarına kilitlenmeli. Sindire sindire gitmeli, önce UEFA cebe konulmalı, sonra grup ikinciliği, sonra liderlik.
Yani daldaki kuşlara methiyeler düzerken, eldeki kuşların kıymeti bilinip, hakkı verilmeli. Yani yavaş yavaş acele etmeli.










