Arama

Popüler aramalar

Aynı nakarat

Haberin Devamı

Fenerbahçe’nin giderek kronikleşen tehlikeli bir hastalığı var. Ne yaparsa yapsın, oyunun bir türlü rakibine kabul ettirememekte. Sezon başından beri hem kendi evinde hem de deplasmanda kendini tekrarlayan, sıkıntılı bir garabet.
Eskişehirspor karşısındaki farklı skorla avunanlara karşı, ilk 25 dakikada verilen 3 gol pozisyonuna dikkat çekmiştim. Nitekim Trabzonspor maçında lastik patladı ama az hasarla atladıldı.
Alex’siz, Güiza’sız, Deivid’siz, hatta tribünsüz bile olur. Olur da, mücadelesiz, yardımlaşmasız, hamlesiz ve ciddiyetsiz olmaz. Ciddiye almayanlar, ciddiye alınmayacak hallere düşerler.
Fenerbahçe defansı, savunma yerine “savurma” yapmaya devam ediyor. Ama bunu bile beceremiyor. Rakibe kaç asist yaptıklarını oturup izlesinler. Orta saha elemanları da dirençsizlikleri, zorlama pasları ve durağanlıklarıyla kaç rakip atak başlattıklarını iyi analiz etsinler. Pas verecekleri arkadaşlarını önceden açıkça ihbar ediyorlar sanki. Rakip futbolcular hiç kıpırdamadan alan paylaşsalar, Sarı-Lacivertliler’in iç bayıltan durağanlıkları yine de değişmez. Lugano’nun forma esnekliğinin sınanması, Abitoğlu açısından bilinç sınavı mıdır, yoksa bilinç pilavı mı! Vatandaş Vederson ile vatandaş Kazım, Kadıköy’de “turist” takılmaktan vazgeçecek gibi görünmüyorlar.
İzleyenlere geviş getirten karşılaşmada, mücadele ve hırs, Gökhan Gönül ile Lugano’ya oyun zekasıyla formanın bekası da Semih Şentürk ile Deivid’e havale edilmişti. Bu gidiş, hayra alamet değil.

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü