Arama

Popüler aramalar

Ayartma

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Mehmet Topuz komedisi yedi kısım tekmili birden tam gaz sürüyor. Hatta kirli bir soğuk savaşa dönüştü. Sistemsizliğin sistem olduğu, durumsallığın kurumsallaştığı kör düzen, şimdiden gelecek sezonu mayınladı. Bombanın pimi çekildi ve tribünlerin kucağına bırakıldı. Profilin taban, promilin tavan yaptığını canlı yayınlarda bile görüyorsunuz. Sivil toplum örgütü olduklarını iddia eden kulüpler, sinir toplum örgütünden farklı değiller.
Fenerbahçe Kulübü’nün açıktan 3 milyon Dolar ödediği ya da ödeyeceği şeklinde çok vahim bir iddia var şimdi de ortada. Ayıp, çirkin ve yakışıksız bir durum. Elbette bunun cevabını muhatapları verecektir. En azından vermelidir. Benim bildiğim Fenerbahçe’de ‘açıktan çalışma’ devri kapanalı 10 yılı geçti. Adnan Sezgin’e İstanbulspor’un başındayken teşvik olarak verildiği öne sürülen para bile, kulüp kasasından resmi çıkışlıydı. Aslında ne olduğunu ve ne olmadığını bile bile kasten çarpıttılar. E, duruşsuzluktan duruş üretenler için az bile... Dünya da o kadar hızlı dönüyor ki; hepimiz duruyor gibi algılıyoruz.
Bu bilgi kirliliğinde kulaktan kulağa fısıldananları yazsak ortalık toz duman olur. Mesela ‘Topuz günlerdir hürriyeti gasp edilmiş bir adamdır’ desek. Sinan Engin’in rolünü ve komisyon alıp almadığını sorgulasak. FIFA neden ‘ayartma’ diye bir ceza uydurmuş ve çok ağır yaptırımlar uyguluyor, diye sorsak. Topuz’a yaptırılan açıklama, strateji gereğidir. Fenerbahçe taraftarı ve futbol kamuoyu önünde kendisine harakiri uygulaması yani murdar etmesi istenmiştir. O da şu veya bu nedenle buna boyun eğmiştir. Hani kimse istemesin diye yemeğe tükürmek gibi.
Tekrar ediyorum, Topuz bu saatten her kulüpte forma giyebilir, ama Fenerbahçe’de giyemez. Zaten giymemeli de... Ancak içine düşürüldüğü bu durumdan da en az kendisi sorumludur. İlkelerin değil ilkelliğin geçerli olduğu bir düzende onun yaşadığı olsa olsa dramdır.
Öyle bir iğrençlik ki, adı mafyayla, şikeyle özdeşleşmiş adamlar kulüplerin baş tacı oluyor. Ekranlardan adamlık ve ahlâk dersi vermeye soyunarak marifetlerinin üstüne bir de tüy dikiyorlar. Reha Muhtar, Rıdvan Dilmen’e saldırıyor. İşin aslını bildiği halde taammüden çarpıtarak. Açıklama geliyor, gene aynısını yapıyor. “Bildiğini susmak, bilmediğini konuşmaktan daha çirkindir” demiş Hz. Ali... Bizim çoğunluğumuzu O’nun dediğinin tersini yapanlar oluşturuyor. Hem futbol dünyasında, hem siyasette, hem sokakta, hem de meslekte...
Bir benzetme yaparsak bu olayda Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki fark, Sinan Engin ile Aykut Kocaman arasındaki fark gibidir.