MENÜ

Yıldızın parladığı an

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Stefan Zweig’ın en ünlü eserlerinde biri de ‘Yıldızın Parladığı Anlar’dır. Zweig kitabında 12 tarihsel figürün, tarihin akışını değiştirdiği 12 olayı ele alır. Kitapta, aralarında Fatih Sultan Mehmet ve Bizans’ın Fethi, Napolyon ve Waterloo Savaşı’nın da olduğu 12 tarihsel olayda, tarihi kişiliklerin bir ana sığdırdıkları kararların ne kadar etkili olduğu anlatılır. Bu anlar yazar tarafından ‘Yıldızın parladığı anlar’ olarak betimlenir. Aslında herkesin kişisel tarihinde böyle anlar vardır. Kimi değerlendirir, yıldızlaşır, kimi de verdiği yanlış bir kararla sıradanlaşır. İşte Ramil Guliyev de bundan 7 yıl önce verdiği kararla kendisini dünyanın zirvesine çıkaran süreci başlatanlardan...

Israrla türk olmak istedi

Yıldızlar Dünya Şampiyonu olan Guliyev, Azeri bir atletizm ajanının tavsiyesiyle Fenerbahçe Atletizm Şubesi Başkanı Fikret Çetinkaya tarafından Sarı- Lacivertli kulübe getirilir. Önce yabancı statüsünde kulüplerarası yarışlarda piste çıkar. Ardından babasıyla beraber gelerek bu kez Türk vatandaşı olmak istediğini söyler. Fenerbahçe de derhal işlemleri başlatır. Ne var ki, o süreçte babası vefat eder. Bu kayıp Guliyev’i oldukça sarsar. Bir ay sonra tekrar gelerek vatandaş olma isteğini tekrarlar. Bu kararı Azerileri ayağa kaldırır ve hepimizin bildiği süreç başlar. Guliyev’in Türk vatandaşı olarak yarışmasına üç yıl boyunca izin vermezler. Bu nedenle Londra 2012’yi kaçırır. Bu dönemde Ruslar ve Birleşik Arap Emirlikleri Guliyev’in önüne servet dökerler. Ama o kabul etmez. Ay-Yıldızlı bayrak için yarışmakta ısrarlıdır. Bu kararı vermiştir ve her türlü baskıya rağmen kararından geri dönmez. İşte o karar anı, Guliyev’in ‘Yıldızının parladığı an’dır. yıllık maliyeti 700 bin dolar Fenerbahçe, Başkan Aziz Yıldırım’ın talimatıyla Guliyev’e her türlü imkanı verir. Sarı-Lacivertli kulübe yıllık 700 bin dolar maliyeti vardır. Ama o bunun altından kalkmasını bilir. Girdiği her yarışta kürsüye çıkar. Aşil tendonundan sakat olmasına rağmen Mersin’deki Akdeniz Oyunları’nda gümüş alır. 2016 yılında bu yılki başarısının sinyallerini vermeye başlamıştır bile. Rio’da 200 metrede final koşar, Avrupa Şampiyonası’nda da gümüş alır. 2017 ise zirve zamanıdır. Bursa’da yapılan Atletizm Süper Ligi’nde 100 metreyi 9.97’de koşarak 10 saniyenin altına düşen dünyadaki üçüncü beyaz olur. Azerbaycan’daki İslam Oyunları’nda ise 100 ve 200’de altın madalya alır. Aslında oyunlardan önce Azerbaycan’da koştuğu gayri resmi bir yarışta 9.86 koşmuştur ama bu derecesi kulübü tarafından saklanır! Temmuz başında da Diamond Leauge’in (Elmas Lig) Paris ayağında 200 metrede birinci olur.

Londra öncesi verilen kritik karar

Londra öncesi yapılan teknik toplantıda ise 100 metrede 10 saniyenin altına inmesine rağmen sadece 200 metrede koşması kararlaştırılır. Her iki yarışta koşup madalya dışı kalmasından ise sadece 200 metreye konsantre olmasının madalya şansını artıracağı hesaplanır. Ve gelinen noktada ne kadar isabetli bir karar alındığı da ortaya çıkar. Ramil Guliyev, zamanında verilen doğru kararların, yapılan doğru planlamanın ne kadar önemli olduğunun açık bir ispatıdır.

YORUM YAZ