MENÜ

Ölen öldü, kalan sağlar bizimdir!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Hiç kuşku yok ki, bugün dünden daha zenginiz, daha eğitimliyiz, daha gelişmişiz, daha müreffehiz, daha moderniz, daha, daha... Zira gelişim, değişim, dönüşüm kaçınılmazdır. Ancak bu değişimi gerçekleştirirken, bazı bedeller de ödedik, ödemeye de devam ediyoruz. Eskisinden daha huzurlu, daha güvenli, daha umutlu olduğumuzu söyleyebilir miyiz? Asla. Bunun birçok sebebi var elbette. Bu nedenlerden birincisi adalet duygusunu tesis edemeyişimizdir. Adalet ya yerini bulmuyor ya da geç tecelli ediyor. O zaman da bir şeye yaramıyor. Yapanın yanına kâr kalması, hesap sorulamaması, tedirgin bireylerden oluşan huzursuz bir toplum olmamıza neden oldu. İhmallerden kaynaklanan ölümlerin, sakat kalmaların dünyada en çok yaşandığı ülkelerden biriyiz. Kimse ihmalin cezasını çekmediği için de hemen her gün ülkenin bir yanından trajik ölüm haberleri alıyoruz. İşte bugün size böyle bir olayı hatırlatmak istiyorum. Balık hafızamızı bir yoklamamızı, yakın geçmişe doğru bir yolculuk yapmamızı sağlamaya çalışacağım. 2005 yılının Eylül ayında yaşanan trajik bir olaydan ve sonrasından söz edeceğim: GAP Şöleni’nde boğulan gençleri hatırladınız mı? Hani, her yıl düzenlenen GAP Su Sporları Şöleni vardır ya, işte onlardan birinde 2005 yılında organize edileninde boğularak hayatını kaybeden iki sporcuyu hatırladınız mı? Sanmıyorum. İsimleri Ali Esmer ve Menderes Çoban’dı. Ali 19, Menderes ise 24 yaşındaydı. Yani ikisi de hayatının baharındaydı henüz. Dünyada eşi benzeri olmayan bir olay bizde yaşanmış ve triatlon yarışının yüzme bölümünde iki yüzücü boğularak hayatını kaybetmişti. Sonra neler olmuştu. Bir hafızamızı yoklayalım: Bir iddia: Yarışmalar öncesinde yaptığımız araştırmalarda, orada bulunan iki botun da mazotu olmadığı gerekçesiyle çalıştırılmadığını öğrendik. Oradakileri uyardım. Ama cevap olarak ‘Mazotumuz yok, çalıştıramayız’ dediler. Felaketin geleceği önceden belliydi. Yarışmalar sırasında da birileri su kayağı yapıyordu. Bu nasıl bir mantık, anlamak imkansız. Çocuklar yüzerken bildiğim tüm duaları okudum. Bir yetkili, - GAP Spor Şenlikleri sadece Adıyaman’da değil, diğer bölge illerinde de gerçekleştiriliyor. Bizim ilimizde her türlü güvenlik ve sağlık tedbirleri alındı. Adıyaman’da bir sorun söz konusu değil. Ancak bir bütün olarak çeşitli organizasyonlarda, çeşitli sorunlar yaşandığı için zaman zaman haberlerde yer alan aksaklıklar birbiriyle karıştırılıyor. Organizasyon valiliğin değil, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün kontrolünde yürütülüyor. Bizler de bazı konuları onlarla koordineli olarak yürütüyoruz. Bize düşen bölümünde de herhangi bir sorun söz konusu değil. Bir başka yetkili, - Devlet ve federasyon olarak elimizden ne geliyorsa yapacağız. Ancak basında gerekli tedbirlerin alınmadığına dair yazılar çıkıyor. Gerekli tedbirlerin alınmadığı, cankurtaran botlarının mazotlarının olmadığı gibi iddialar ortaya atılıyor. Bunlar tamamen çarpıtılmış haberlerdir ve böyle bir şey yoktur. Yönergedeki maddelere uygun bir şekilde biz bu yarışı yaptık fakat talihsiz bir şey oldu. Boğulma tehlikesi geçiren 7 kişiden 5 kişiyi kurtardık ancak diğer ikisini kurtaramadık. Diğer bir yetkili, - Olayda ihmal olduğunu düşünmüyorum. Bütün yarışlar gerekli güvenlik önlemleri alındıktan sonra başlatıldı. Ancak yine de üzüntü verici bir olay yaşandı. 11 yıldan bu yana ilk kez böyle bir olayla karşılaştık. Umarım bir daha böyle üzücü olaylar yaşanmaz. İnsan hayatının bit pazarına düştüğü bir ülkede yaşıyoruz Evlat acısıyla tarumar olan çaresiz baba, - Oğlum 4 yıllık lisanslı yüzücüydü. Herhangi bir rahatsızlığı da yoktu. Yavrum pisi pisine öldü. Allah kimseye böyle bir acı vermesin. Kurtarma teknelerinde mazot olmadığı için zamanında müdahale yapılmadığını öğrendik. Hakkımızı arayacağız, yasal yollara başvuracağız. Gördüğünüz gibi kimse sorumlu değil! Herkes zeytinyağı gibi suyun ütüne çıktı. Ve aradan iki yıl geçti, ortada hiçbir şey yok. Ne araştırma, ne soruşturma, ne sorumlu, ne de kesilen bir ceza... Bu olay da, ihmali olanların yanına kâr kaldı. Olan, o iki talihsiz gence ve geride bıraktıkları perişan ailelere oldu. İnsanoğlu yeryüzüne sığmıyor artık. Başka gezegenler, başka medeniyetler arıyor. İnsan, neandertal türden, evrenin efendisi çağdaş insan modeline geçti. Daha uzun, daha sağlıklı, daha refah içinde yaşamanın yöntemlerini geliştiriyor. Bilimi ve teknolojiyi bunun için seferber ediyor. Ve modern insanın dünyasında en kutsal hak, yaşama hakkıdır. Bizde ise gençler ölüyor, çocuklar ölüyor, bebeler ölüyor. Kimine ihmal diyoruz, kimine kaza... Sonra da unutup gidiyoruz. İnsan hayatının çoktandır bit pazarına düştüğü bir ülkenin ferdi olmanın ve olan biten her şeye kayıtsız kalmanın utancını hepimiz yaşamalıyız. Çünkü bu utanç, hepimizin utancı...

YORUM YAZ