Galatasaray Bayern oldu bile

Fenerbahçeli, Beşiktaşlı ve Trabzonsporlu okuyucularım sakın kusura bakmasınlar lütfen. Yazımın başlığını meslek öncesi bir Galatasaraylı (bugün de Galatasaraylıyım ama tuttuğum takımla mesleğimi asla birbirine karıştırmıyorum) olarak dün geceki kupa zaferinin hezeyanı içinde söylemiyorum. Galatasaray-Trabzonspor maçı öncesi Bordo-Mavili Takımın Teknik Direktörü Fatih Tekke'nin bir sözü vardı: "Son 50 yılın en iyi takımına karşı oynayacağız!"
Haberin Devamı ›
Bu tespitte bulunan Fatih Tekke, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi 10-15 futbolcusundan biri. Çok da iyi bir teknik direktör. Çalıştırdığı takımlarda kalitesini gösterdi ve öyle olduğu için de kendisini var eden Trabzonspor'un başına geçti. Karadeniz Fırtınasını Kupa finaline çıkarması zaten başlı başına bir başarı hikayesi. Finalde kaybetmesi ise asla başarısızlık değil. Bu maç öncesi ifade ettiği gibi, son 50 yılın en iyi takımına karşı oynadılar ve kaybettiler.
Fatih Tekke'nin realist tavrı…
Peki, Fatih Tekke gibi zeki bir futbol adamının işaret ettiği bu durum ne anlama geliyor? Aslında basit. Fatih Hoca'nın gördüğünü herkes görüyor ama onun kadar cesur ve yürekli olmadıkları için dile getiremiyorlar! Ondan dolayı da kaybettikleri her sezon için akla mantığa sığmayacak mazeretler üretiyorlar. Başarısızlıklarını kamufle etmek için yazdıkları irrasyonel senaryolara kendileri inanmıyorlar elbette, lakin kontrolleri altındaki konvansiyonel ve sosyal medya trollerinin yönlendirmesiyle yarattıkları algı sonucu taraftarlarını inandırıyorlar. Nihayetinde kazanan ve kaybeden hiç değişmiyor! Çünkü arada mantalite ve kültür farkı var. Ve bu, önemli bir fark! Özellikle kültür farkı!
Haberin Devamı ›
Maçın kahramanı Yunus ve Osimhen
Neyse... Bu uzun girizgahtan sonra gelelim Trabzonspor maçına ama zaten gelmiştik! Yukarıda yazdıklarım da dün geceki maçla ilgiliydi aslında! Daha ilgili olanlardan ise kısaca şöyle bahsetmeliyim: Fatih Tekke haklıydı. Galatasaray ile Trabzonspor arasında önemli bir karat farkı vardı! Zaten bu fark da sahaya ve sonuca yansıdı. Dün geceye özel, Sarı-Kırmızılıların sahaya farkını koymasının en önemli aktörü ise üç golün de asistini yapan Yunus ve Trabzon defansını darmadağın ederek iki gole imza atan Osimhen'di. Lig maçı düşünülerek hocası tarafından oyundan alınmasaydı, muhtemelen maçı hat-trickle tamamlardı. Nijeryalı, dört gün önceki maçta gol atamaması nedeniyle hakkında, “Osimhen’in nasıl durdurulacağını Trabzonspor gösterdi,” şeklindeki aptalca yorumlara da en iyi cevabı sahada vermiş oldu!
Rezalet bir hakem yönetimi vardı
Galatasaray'ın mutlak hakimiyetinde geçen maçta daha farklı bir skor da ortaya çıkabilirdi, lakin buna hakem kadrosu engel oldu. Skandal kararlar verdiler. Sanırım bunda etkili olan da Trabzonspor Yönetimi'nin maç öncesi, bilhassa orta hakem Cihan Aydın aleyhinde bildiri yayınlamasıydı. Aslına bakarsanız, Türk takımları yöneticilerinin hakemleri baskı altına almaya yönelik mütemadiyen başvurdukları ucuz numaralardan biriydi bu! Ama sonuç verdi. Cihan Aydın, hakemlik kumaşı iyi olmasına karşın etki altında kaldı ve kararlarında bir standart tutturamadı. Sarı kart gösterdiği Savic'in aşırı reaksiyonuna kayıtsız kalması ve ikinci sarıdan kırmızı çıkararak oyundan atmaması buna en iyi örnekti! Tabii başka hataları da vardı ama Karadağlı oyuncunun kendisini aşağılayan itirazı kadar göze batan cinsten değildi.
Haberin Devamı ›
Başarının gerçek mimarı: Okan Buruk
Galatasaray, teknik direktör Okan Buruk yönetiminde üçüncü sezonunda üst üste üçüncü şampiyonluğuna ramak kala bir de Kupa zaferi elde etti. Sezonu iki, TFF'nin, Süper Kupa için alelacele uygulamaya koyduğu 'Dörtlü Sistem' formatı şeklindeki bütün saçmalıklarına rağmen belki de üç kupayla tamamlayacak. Bunun en büyük sebebi, elbette yönetimin oluşturduğu kadro kalitesi ve teknik direktör Okan Buruk'un bu kadro üzerinde kurduğu mutlak hakimiyet. Şimdi, sezonun baş kahramanı Osimhen, devre arasında transfer edilerek takım omurgasının oluşmasını sağlayan Lemina; takımın dinamosu Torreria, Yunus, Barış Alper, Sallai, Davinson ve son üç sezonun 11 golle en çok kafa golü atan (forvet oyuncuları Mame Thiam ve Umut Nayir'dan sonra) üçüncü futbolcusu olan Abdülkerim ve devre arasında ilaç gibi gelen Eren Elmalı başarıda önemli paya sahiptir diyeceksiniz. Doğrudur. Hepsi ve burada adını veremediğimiz diğer futbolcular da bu başarıda önemli aktörlerdir. Lakin, Sezar'ın hakkı Sezar'a! Bütün bu oyuncuları harmanlayan, bir potada eriten, aileleri ve çocuklarıyla birlikte bir aile ortamı yaratan Okan Buruk’tur ve bu başarının gerçek mimarı da odur.
Haberin Devamı ›
Okan Hoca, Fatih Terim'i de geçebilir
Dört gün önceki lig maçında oldukça zorlandığı Trabzonspor karşısında takımını çok iyi oynatan ve Türkiye Kupası’nı sonuna kadar hak eden Okan Hoca'nın önümüzdeki pazar günü Kayserispor karşısında da aynı ciddiyetle takımını sahaya çıkaracağına dair hiçbir kuşkum yok. Lig şampiyonluğu olarak da üçte üç yapacak. Hem Türkiye'de hem de Avrupa'da devamını getirirse Fatih Terim'den sonra Galatasaray'ın en büyük efsanelerinden biri olacak.
2000 sonrasındaki hatalar tekrarlanmazsa!..
Benim burada tek dikkat çekmek istediğim konu şudur: Fatih Terimli kadronun UEFA Kupası zaferinden sonra Galatasaray darmadağın oldu. Aslına bakarsanız, Sarı-Kırmızılı Takım daha o zaman Türkiye'nin Bayern Münih'i olmuştu ama kişisel hesaplaşmalar, yönetim ile muhalefetin süreci tam olarak okuyamaması, kavrayamaması ve yönetememesi sonucu Cim Bom uzun süreli bir fetret devrine girmişti. Hatta, Fenerbahçe'nin kendi hatalarından kaybettiği şampiyonluklara ve dolayısıyla uzun yılları kapsayacak dominasyonuna karşı elde ettiği ufak tefek zaferlere karşı çılgınca sevinecek noktaya bile gelmişti! Neyse ki geçti o günler! Ünal Aysal ve üçüncü Fatih Terim dönemiyle nispeten dengeyi kurdu. 2020'li yıllar itibariyle de süreci kendi lehine tekrar çevirdi.
Galatasaray'ın farkı, benzersiz kültürüdür
Galatasaray, bugün gerçekten de gerek kadro kalitesi gerek bazı eksiklerine rağmen teknik heyetin gücü gerekse Başkan Dursun Özbek'in cesur yönetimiyle ezeli rakipleri Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor'un kat be kat önündedir. Türkiye'nin Bayern Münih'i, PSG'si olma yolunda hayli önemli mesafeler katetmiştir. Dün geceki Kupa zaferi kanımca bir başlangıçtır. Yönetim, özellikle sosyal medya trollerinin çatlak sesleriyle hareket ederek Okan Buruk'u göndermek, bazı kilit oyuncuları elden çıkarmak ve yaz dönemi transfer sürecini fiyaskoyla tamamlamak gibi çok büyük, çok fahiş hatalar yapmazsa bundan sonraki yıllar Galatasaray'ın olacaktır. Olmaması için de hiçbir neden yoktur. Çünkü, Sarı-Kırmızılı camiayı ayakta tutan ortak bir akıl ve yukarıda da değindiğim gibi tarihsel kökenine dayalı benzersiz bir kültürü vardır. Diğerlerinde olmayan!