Arama

Popüler aramalar

Yenilgiden fazlası!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Bir defa Avni Aker’de çok basit bir savunma hatasıyla öne geçti ki; neredeyse, zorluk derecesi böylesi yüksek maça, galip başladı. İlk yarının bitmesine yakın ağır bir faul kararıyla kazanılan serbest vuruşla da farkı ikiye çıkardı. Sonrasında Trabzonsporlu futbolcular gerildi, tribünlerle polemik başladı, devre arasında soyunma odasına gidilirken taraftarla birebir diyaloglar derken, Zokora’nın bize göre pozisyon gereği kalkan elinin yumruk gibi algılanarak kırmızı kartla cezalandırılması.
Bir maçı kazanmak için bunca avantajdan daha fazla ne gerekebilirdi ki!
Oysa ki çok erken yenik duruma düşmesine karşın ilk yarının genel olarak hakimiydi Trabzonspor. Oyunu forse eden, hop oturtup hop kaldırtacak cinsten olmasa da pozisyonlar bulan ama hatayı da yapan taraftı. Tolga’nın eline top değmeden tamamlanan ilk yarıda, pozisyon dahi vermeden 2 farkla geri düşmeleri başka bir şekilde izah edilemezdi.
İlk 10 dakikası dengede geçen 2. yarının kalan bölümlerinde Zokora’nın kırmızı kart görmesiyle Galatasaray karşılaşmanın mutlak hakimi oldu. Şenol Güneş’in bundan sonraki hamleleri, bu durumu engellemeye yönelik olsa da yetmedi, Sarı-Kırmızılılar, farkı artıracak pozisyonlar da buldu ama kendi tribününden kafasına şişe gelen Tolga birçoğuna izin vermese de, Ceyhun’a son saniyelerde engel olamadı.
Eski oyunculara yönelik tepkilere gelince; taraftarın, renklerine gönül verdikleri takımı terk etmelerine gönül koydukları için olacak, bu oyuncuların topla buluşmalarında ıslıklı protestolarına hadi göz yumalım. Ama küfür, hakaret ve o tribünlere nasıl girdiği belli olmayan ağzı kapalı su petleri, sadece acziyeti gösterir ki adama, “İş köşe vuruşu attırmamakta değil, gol attırmamakta” dedirtir.
Becerip tutamadığınız oyuncuları karalamak ya da yeteneklerine yönelik küçültücü ifadeler kullanmak çözüm değil. Fatih Terim de tutar üçünü birden sahaya sürüp size ders verir ve sorar: “Bir Zokora kaç Selçuk ederdi, pardon!”