Arama

Popüler aramalar

Umutsuzluk üzerine

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Birkaç e-postadan: Yedeklerin yetersizliğini olası yorgunluğa ya da konsantrasyon eksikliğine bağlamış, kapasite sorununu düşünmek bile istemediğinizi söylemişsiniz. Peki, yılgınlık-umutsuzluk faktörünü neden dikkate almadınız? Peki, bunun üzerinde fikir jimnastiği yapalım.

Yılgınlık- umutsuzluk şu anlama geliyor burada: Yedekler, hazırlık maçlarında ağızlarıyla kuş tutsalar da onbire girme şansları olmadığına inanmışlar. Örneğin Onur; Sylva varken, Giray; Egemen ve Song dururken, Tayfun; Serkan’ın yerine, Ceyhun; Hüseyin’e rağmen, Isaac ve Ergin; Yattara-Umut-Gökhan olduğu sürece bu zinciri kıramayacaklarını düşünüyorlar. “Bu maçta iyi oynarsam, Fenerbahçe maçında ilk onbirde sahadayım” umudunu taşımıyorlar!
Bu futbolcuların düşüncelerini okumak gibi bir maharetimiz, onların da bu kanıdaysalar bunu açıklama lüksleri yok. Ancak şunu söyleyebiliriz: Ersun Yanal, kendi ifadesine göre, kontrolündeki rekor düzeyde transfer ve sunulan bunca olanakla, “Süper Lig Şampiyonluğu” gibi, çok az yerli teknik direktörün sahip olduğu unvana ulaşmak çabasında olan bir futbol adamı. Eğer buna katkı sağlayacak kişi ya da kişileri kullanmıyorsa hem kendi hem kurum kaybeder ki; çok tehlikeli! Bindiği dalı kesmeyecekse söz konusu faktörü, bir neden olarak göremeyiz.

Bu bilgiler ışığında soruyoruz: Onur, 3 golün ikisinde pozisyon hatası yapmasa, Giray, kilo olarak kendisinin 2 katı Djiehua’ya kısa mesafeli koşuda geçilmese... Artık deneyimli oyuncu kategorisinde sayılabilecek Tayfun, uzatmalarda üçüncü golü rakibe hazırlamak benzeri kritik hatalara imza atmasa, Isaac, gerçek performansına yaklaşabilse... Ergin yeteneğini hırsla birleştirebilse, şimdi onlar hakkında da tıpkı Ceyhun gibi konuşmaz mıydık? Zira Ceyhun artık ilk onbir için bize göre de hazır. e-posta sahipleri ve onlar gibi düşünenler merak etmesin, Ceyhun ve Yanal’ı izleyeceğiz.