Sorunun özü

Haberin Devamı ›
Malum çevrenin kamuoyuna, “Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’ne neden gönderilmediğinden” çok, “Neden Trabzonspor?” modunda pompalamaya çalıştığı konunun özü, özellikle dikkatlerden kaçırılıyor.
Oysa ki bu noktada yanıt arayan soru, Trabzonspor’un neden Şampiyonlar Ligi’ne gönderildiği sorusu değildir. Çok açık bu konu!
Şampiyonlar Ligi’ne, lig şampiyonu direkt gider. Eğer gitmesine engel bir durum varsa, yerine ikinci sıradaki gider. Bu kadar basit. Yani “Neden Trabzonspor gidiyor?” sorusu saçma. Bakan düzeyinde yapılan “Birinin üzüntüsü, başkasının sevinç kaynağı olmamalı!” yorumuyla, MHP’nin çıkışı ve CHP’nin soru önergesi girişimleri, siyasi çıkar amaçlı popülizmle sınırlı.
Üzerinde kafa yorulması gereken asıl konu, lig şampiyonunun neden gidemediğidir yani. Ya da neden gönderilmediğidir. Demek ki ortada bir şey var. Bu kadar fırtına koptuğuna göre en azında bir suç şüphesi var. UEFA’nın “Sıfır toleransına” takanlar, yasada şikeyle ilgili şüphenin dahi yeterli olduğu yolundaki maddeyi gözden kaçırıyorlar.
Ortada bir suç olduğunu kabul ediyorsanız eğer, bu; her daim görüşlerine saygı duyduğum Ercan Abi’nin (Güven), “ortada bir suç varsa, evladını daha iyi yaşatmak için çalmak gibi tuhaf ve romantik bir suçtur çünkü bu” şeklindeki yorumu kadar basite indirgenecek gibi değildir asla.
Bu nedenle, Fenerbahçe neden gönderilmedi? Neden UEFA, bu konuda ısrarcı oldu? Neden başkanı ve 4 üyesi renktaş olan Futbol Federasyonu 3 Temmuz’dan beri kurtarmaya çalıştığı Fenerbahçe için bu aşamada risk alamadı? Sorularına yanıt aramalı kamuoyu.
Gelelim Fenerbahçe’nin son çıkışına. Hukukta genel karinedir: “Suçluluğu sabit olana kadar herkes suçsuz sayılır.” Bu nedenle gelinen noktada Fenerbahçe’nin yönetim, teknik adam ve kaptan-futbolcu boyutunda, “küme düşürülme” taleplerini de, duygusal tepki olarak algılıyoruz. Şu ya da bu nedenle başkanınızı, yönetiminizi, teknik adamınızı ya da futbolcunuzu kaybedebilir, bu yüzden bir başarısızlığa uğrarsınız. Ama renklerinize gönül verenler başı dik gezer. Ya da, hedeflediğiniz skorları alamazsınız, şampiyon olamaz ya da küme düşersiniz. Ama başlar yine diktir.
Siz, “bizi küme düşürün!” ısrarında bulunursanız eğer, bunu kimse bir “amacına ulaşmış tepki” boyutunda almaz. İçten içe, “Demek ki bir şeyler var!” yorumlarından kurtulamaz, dik durması gereken başları da düşürürsünüz ki buna hakkınız yoktur.
Kaldı ki bu sadece Fenerbahçe’nin ya da Fenerbahçeliler’in sorunu değil, Türk Futbolu’nun sorunudur. Giderse Fenerbahçe tek gitmez, ortada şike veya teşvik gibi suçlar varsa, bunları tek başına yapamayacağına göre muhatap başka kulüpler de var. Şike ve teşvik veren kadar alan da suçludur zira.