Son nefeste!

Haberin Devamı ›
Sinir bozucu bir tekdüzelik. Dar alanda risksiz kısa paslaşmalar! Kalesinde bir tehlike yaşamama ya da rakip kalede pozisyon üretme adına futbolun çok basit gereklerini yerine getirecek hareketi geçtik, küçük bir çabayı ara ki bulasın... Top kendi kalesinden uzaklaşsın, “Hatayı ben değil rakip yapsın!” kolaycılığıyla, yaratıcılıktan uzak, yağmurla daha da ağırlaşan zaten çok kötü zeminde
sakatlanma kaygısının da pekiştirdiği bir anlayışla “yasak savma kabilinden” mücadele... Böyle bir ortamdan, konuk ettiği kişi sayısı bakımından Trabzon şehrinin artık kanıksadığı, “bir seyircisiz maç cezasının infazını daha gerçekleştiriyor” havasındaki tribünleri heyecanlandıracak, “iyi ki bu maça gelmişim” dedirtecek bir-iki heyecan kırıntısı, ilk yarının sonlarında o da konuk ekipten geldi, o kadar! Birinde de Onur, Rangelov’a 45. dakikada direnmese, Ersun Yanal’ın 5. haftadaki bu yeni ve önemli farklılık içeren arayışı da ilk yarı itibarıyla negatif sonuç verecekti.
Direnmenin karşılığı
İki teknik adam da gidişatın futbol adına “olumluya” yönlendirilmesi adına saha içine oyuncu değişikliğiyle müdahale için ikinci yarının ilk çeyreğinin geçmesini bekledi. İlginçtir ilk müdahale bu bölümü iyi kullanan, rakip yarı alanda daha çok gözüken, iki de pozisyon bulan Trabzonspor’dan geldi. Yusuf kozunu, Mehmet Ekici’yi kulübeye çekerek kullanan Yanal, kendini tıpkı tercümanı gibi itirazdan tribünde buldu. Ama takımının baskısı devam etti. Daha bir organize, daha bir sonuç üretme amaçlı çabalar izlendi. Üstelik bu durumu rakibe kendi yarı alanına geçme şansı tanımadan bu kez gol hariç futbolun gereklerini yerine getirerek sürdürdü. Aykut Kocaman’ın son 10 dakikaya kadar sadece izlemekle yetindiği oyunun bu bölümünde Bordo-Mavililer, idari ve teknik yönetimlere eleştiri dozunu tepki boyutuna taşıma riskini bünyesinde barındıran “gol orucunu sonlandırma” eylemini gerçekleştirmek için son saniyeye kadar direnmenin karşılığını ve
haftalar sonra 3 puanı Yusuf’la aldı.