Sıkıntıdan öldük!

Haberin Devamı ›
Basın toplantısına gitmeden okuduğumuz bu yazıyı düşündük Şenol Güneş’in konuşması süresince. O da sakin sakin anlattı, sorulara yanıt verdi. Bilgece, yeri geldi felsefi dille, zaman zaman belge ve bilgiye dayalı somut örneklerle anlattı ilk yarıyı 5 puan farkla lider bitirmenin nedenlerini. “Bursa’dan 5 puan gerideyiz diye kabul edip öyle hazırlanacağız 2. yarıya” diyerek bu bölümü tamamladı.
Bir saati aşan toplantıda can alıcı nokta, bazı çevrelerdeki son günlerin popüler sancısı (!) yani 3 maç üst üste çalınan penaltılara yönelik söylemlere yanıtıydı. “Vurup, kırıp, parçalayacağını” sanırdınız bu sinir bozucu söylemlere karşı açıklama yaparken. Yine sakin anlattı derdini: “Atılan çamurlar, yapılan saygısızlıklar bize değil Türk Futbolu’na zarar verir.”
Düşün, binlerce sportif makale çıkar bu sözden.
Hele şu söz: “Yarışta tabi ki öncelikli amaç kazanmak ama kazanmak için her yol mubah değil bizim açımızdan.”
Baktı olmadı, “O zaman gelin tek tek pozisyon konuşalım” diyerek, örnekler verdi.
Sonra, “Benim seviyem bu değil” dercesine düzeltti söylemini: “Aziz Yıldırım’ın heyecanına hayranım. Geçen yıl şampiyonluktan ettiğimiz Fenerbahçe taraftarının bana sevgi ve saygısını unutamam. Bunlar varken kaybediyor olmanın ruh halindeki teknik direktörünün sözlerini mi dikkate alayım.”
Son olarak Bosman Yasası. Teofilo ve Jaja soruları üzerine, FİFA’nın, oyuncuları da bağlayacak önlemler almasını istedi. “Sınırsız özgürlük, verimlerini düşürüyor.”
Üzerinde çok çalışılması gereken, başlı başına bir yazı konusu daha...
Yapma be hocam, biz sıkılırız böyle şeylerden!