Renkli gece!

Pozisyonsa pozisyon, her iki yarıda da, her iki kalede de bolca. Gol ise penaltıdan da olsa var. Futbolu keyifli kılan bütün unsurların var olduğu geceye renk katan unsurları, iki takımın da oyunu güzelleştirme çabaları yarattı. Yani zorluk düzeyi yüksek, denk güçlerin sahne aldığı bu tür maçların o bildiğimiz ve maalesef alışık olduğumuz, “Önce rakibini oyunu bozmak, sonra da fırsat kollamak” türünden bir oyun olmadı yani. Böyle bir anlayışı benimsemek için iki tarafından tutarlı sayılabilecek gerekçeleri varken üstelik. Trabzon’un mazereti 3 gün önceki Avrupa’nın devlerinden İnter’le oynadığı ve olağanüstü efor sarfettiği maçın dün geceye fiziksel açıdan olumsuz yansıması. Beşiktaş da Avni Aker Sendromu, rakip saha ve seyirci dezavantajının arkasına sığınması falan gibi. Ama sadece futbolu düşünerek iki taraf da alkışı hak etti. Bu noktada “Kaybedene yazık olurdu!” gibi bir maç sonu modu kafalarda oluşmaya başladığı anda “Ama Beşiktaş da bunu hak etmedi!” diyemeyeceğimiz gerçeğin nedenlerine bakalım... Burak, ilk yarıda beklediği topları hiç alamadı. 2. yarıda 3 kez savunmanın arkasında topla buluşturuldu, vuruşları kötü oldu. Yani “Burak gerçeğine” Beşiktaş değil, kendi engel oldu. Colman Zokora ikilisinin uyumu tavan yaptı, Alanzinho kendilerine ayak uydurmadı, ilk yarı bu nedenle boşa geçti. Tolga, bire birde Quaresma’ya 3 kez gol şansı vermedi, ama uzaktan atılan iki şutu da elinden kaçırdı, ikincisinin faturası ağır oldu, penaltı, Celustka’ya kırmızı kart ve gol. Burada ilk şutu atan Hilbert’in 40 metre top sürmesine seyirci kalan orta alan ve savunmaya da dikkat çekmek gerek.
..Ve final: Genel olarak kötü maç yöneten Fırat Aydınus’un en doğru kararı penaltı ve kırmızı kart. Uzatmalarda Egemen’in artistliğine kurban gidip Sivok’un topu kendi ağlarına gönderdiği pozisyona faul çalması, maçın skorunu hakem kararının belirlemesine yol açtı. Sonuçta bu hata; “Trabzonspor’a yazık oldu” dedirtti, özetle.
Haberin Devamı ›
Ergun Ata