Metin Diyadin'in liyakatı üzerine...

Metin Diyadin'i, kendi doğruları olan, gerektiğinde kariyerini riske eden bir teknik adam olarak tanıdık. Bu nedenle önüne birçok engelin çıkacağını, kulüp yöneticiliğini, ‘kulüp ağalığıyla’ eş tutan anlayışın genel olarak piyasaya hakim olması nedeniyle, hedeflerine ulaşabilmek için zorlu bir süreçten geçmesi gerektiğini biliyorduk. Açıkçası bu Metin Diyadin’in Trabzonspor’da ikinci adamlığı kabul etmesine şaşırdık. Bir defa mizaç olarak buna uygun değil. Hedef ve pozisyon olaraksa; kesinlikle hayır. Görev sonrası ilk karşılaşmamızda nedenini sorduk. Kısa, anlaşılır cümlelerle çok net özetledi: “Trabzonlu’yum. Trabzonspor alt yapısında yetiştim. Bordo-Mavili forma en büyük hayalimdi. Koşullar gurbete çıkardı. Teklif geldiğinde sadece nüfus kimlik cüzdanım etkili oldu. Paraya ve mevkiye bakmadım. Demek ki ihtiyaç vardı, geldim.”
Haberin Devamı ›
Samimiydi, ikna olduk.
Sonra çirkin, asla hak etmediğine inandığımız bir takım yakıştırmalar. Buna söylenecek tek söz, Metin Diyadin’in bırakın Trabzonspor’da ikinci adamlığı, teknik direktörlük için de, dedikodusu yapılan şeylere ihtiyacı yok. En azından biz böyle düşünüyoruz. TRT’de konuştu geçtiğimiz günlerde. Dün de FANATİK bu sütunlarda röportajın özetini verdi. Diyor ki: “Gökhan Ünal’ın sakatlığı bizi etkiledi. Umut bu bölgede yalnız kaldı. Ancak Gökhan’ın düzelip dönmesiyle ise ikisi de çıkışa geçti. Bu takıma bir de Yattara katılacak... Gabriç şimdi iyi ama kötü de oynasa bu bölgenin adamı. Alanzinho, forvet arkasında ya da hücumda etkili olabilecek bir futbolcumuz, serbest oynatılmasında fayda olacaktır.”
Haberin Devamı ›
Aklın yolu bir, başkası olsa, sözü kıvırır, söylemek istediğini anlatamaz, kimse de anlamaz. İşte Metin Diyadin farkı! Zaten bu nedenle bu yazının konusu oldu.
Egemen’e prim!
Egemen’e İstanbul Büyükşehir BŞB maçındaki 3 golünün yanı sıra, hırsı, takımı ateşlemesi vs gibi nedenlerle ekstra prim verilmiş. Niyet kötü değil tabii ki. Özendirme amaçlı üstelik.
Sorun konunun kamuoyuna mal oluşu ve biçimi. Haklı olarak şöyle bir tepki var: O zaman oyuncunun kötü olduğu maçlar için de bireysel ceza verilsin. Neyse ki Egemen, ekstra primi alt yapı oyuncularına paylaştırmış da sorunun ‘para’ olmadığı, karşı çıkanlar kadar, Egemen için de kanıtlanmış oldu. Tabi ki, söz konusu nedenlerle ödülü hak etmiştir Egemen. Ama eski Ordu Valisi’nin eşi gibi, bunu davul zurnayla vermemek daha doğruydu demek. Özendirmekse amaç; kurum içinde kalabilirdi yani.
Yattara’nın kredisi
Oynadığında rakip takımın teknik direktörü nü fıtık eden, aksi takdirde kendi kulübesindekilere saç-baş yolduran bir oyuncu. Tribünlerin sevgilisi... Kadronun neşe kaynağı...
Hepsine tamam ama ‘artık yeter’ moduna getirdi işi Yattara. “Sakatlıktır, her futbolcunun başına gelir” tamam, ancaaak... Transfer söylentileri, ‘kaptan olmadığı için demoralize olduğu” iddiaları vs, sıktı artık. Bodrum geceleri iddiası da cabası!
Tribünlerden yükselen, “Ooo İbrahim Yattara” tezahüratı, “Ooooff artık Yattara” şeklinde dönüşüme uğramak üzere. Bıçak sırtında kendisi... Kredi bitiyor. Fanatik’te söylediği gibi, öyle bir dönüş yapmalı ki, hem kendine hem de takımına katkı sağlamalı. Yoksa yazık olacak.
Haberin Devamı ›
Brezilya mı, Almanya mı?
2002 Dünya Kupası’nda ciddi rakiplerle (!) oynamadığımız için “Karizması olmayan” Şenol Güneş’le Dünya Üçüncüsü olmuştuk ya! Hala onun bedelini ödüyoruz anlaşılan. 2006’da yokuz. Büyük olasılıkla 2010’da da... Türkiyesiz Güney Afrika’da, hangi ülkenin milli takımını destekleyeceğimiz sorun şimdi. Almanya ve Brezilya ilk planda ama hangisi, bakacağız! Döndük eskiye!
Kombine tartışmaları
Trabzonspor bu sezon kombine satışında hedefinin çok altında kaldı. Resmi kurumlarla belediyelerin aldıkları da tüketilemedi. Saha sonuçları iyi gittiği sürece bu durum avantajlı zira, maç başına getirisi, kombineyi katlar. İki boyutu rahatsız edici: İlki sahiplenme duygusunun yetersizliği. Diğeri de, son günlerde yayılan “Yöneticiler bile almadı” söylentisi. Bu mutlaka açıklığa kavuşturulmalı.