MENÜ

Kendini aramayınca!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

2- Hakem Yunus Yıldırım, artık bu penaltı çalmama ya da başka deyişle, “çok zor penaltı veren hakem olma” sıfatını, şova dönüştürmeye çalışıyor galiba. İlk yarıdaki iki pozisyonun birincisinde Nadareviç ve özellikle Alper, Halil’in ayağına daha nasıl basacaklardı. İkincisiyse Koray’ın vuruşunu ikinci hamlede yakalayan Tolga’nın ilkinde topu elinden kaçırmasıyla gerçekleşti.
3- Trabzon, başarılı skor elde ettiği ikinci Avrupa sınavı sonrası da ilk yarıda acayip kötü. Hele Burak! Zaten Nadareviç’in yakın markajında bunalmış, buna rağmen egoist oynadı ilk yarıda. Demiştik ya; “Burak gibi skorer futbolcunuz varsa, oyunu onun üzerine kuracaksınız” diye. Golcüler egoist olur doğru ama bayağı abarttı, topla buluştuğunda, tabiri caizse “kendini aradı.” İki kez uygun durumdaki Volkan’ı fark edememesi bundandı.
Karşılaşmanın ilk estetik hareketler zinciri, ikinci yarının hemen başında yaşandı. Erkan’ın 3 savunma elemanını geçip yaptığı orta kadar, Serdar’ın yan direğe çok yakın yerden auta giden kafa vuruşu da şıktı. Herkesi umutlandırdı futbol adına bu pozisyon. Burak’a da kolektif anlayışın yararını anımsattı. İlk yarıda olsa kendi gideceği topu Adrian ile duvar pası yaparak taşımanın karşılığını, attığı şık golle aldı. Doğru işler yaptığınızda futbol şansı da yanınızda oluyor böyle. Örneğin; İlk golde rakibe çarpan topun önüne düşmesi ve ikinci golde o muhteşem vuruşu yapmasını sağlayan topun tam ayağına oturması gibi.
Hiç hesapta yokken ve oyunun gidişatı da böyle bir hava hissettirmezken 3 dakikada oluşan 2 farklı skor, Eskişehirspor kenar yönetimine panik değişiklikler yaptırdı, abartılı risk alındı. Nadareviç çıkınca rahatlayan Burak daha etkili olmaya başladı. Sağladığı serbest vuruşta Colman direk engeline takılmasa, maçın son yarım saati Trabzonspor için “garantilenmiş galibiyetle” daha kolay geçebilirdi.

YORUM YAZ