Kazan, eğlen!

Eski Yattara olsaydı, daha 3. dakikada Colman’ın o nefis pasının hakkını layıkıyla verir, takım arkadaşının asist sayısının artmasını sağlar, kendisinin “dönüşü de muhteşem” olurdu. Sorun maçın hemen başında o pozisyona hazırlıksız yakalanmakla ilişkili yani.
Haberin Devamı ›
Ahmet Cebe, 4 dakika önce sinyalini verdiği golü atarken, ceza alanında o kadar rahat serbest dolaşım şansı bulmasını, erken gelen golün rehavetiyle açıklamak mümkün.
Ya Umut’un kaçırdığı! “İlk kez mi kaçırıyor?” diye sorulur insana.
Bu oyuncuları, Fenerbahçe gibi ezeli rakibine karşı, oyun ve skor olarak net üstünlük kurulan bir maçtan sonra 8. kez kazanılan kupa finaline hazırlamakla, 4 gün sonra, küme düşmüş bir rakibe karşı, “Kazanırsak beşincilik garanti olacak, hadi koçum!” diyerek aynı şekilde motive etmek mümkün değildir. Üstelik eksik kadroyla...
“Fenerbahçe 3 gün sonra oynadı, 3 farkla kazandı” hatırlatmasına ise verilecek yanıt kolay: Fenerbahçe finalde bile haklı olarak pazarı daha çok düşünüyordu. Gelmek istediğimiz nokta şu: Dünkü Trabzonspor’un performansını “abartılı” diye nitelenen kupa kutlamalarına bağlamak haksızlıktır. Bunu “görmemişin çocuğu olmuş!” modunda değerlendirmek de. Hak ediyorsan eğleneceksin tabi, ama işini de iyi yapacaksın. İlk yarıda kötü yaptı işini Trabzonspor.
Haberin Devamı ›
Devre arası uyarıları, “işin yeterince ciddiye alındığının” göstergesi olarak önce Murat Tosun’un müthiş golüyle skora yansıdı. Teofilo, çevre kontrolünü iyi yapıp, ilkinde bencil davranmasa, diğerinde de iki adım geriden çıksa, takımının 2. yarıdaki iyi oyununu kupa finali skoruyla taçlandırmasına katkı sağlayabilirdi.
Bir not: Tribünler, Umut gol kaçırdı diye homurdanana kadar önce, yaktıkları ya da yakılmasına izin verdikleri meşalelerle bu kuruma ne kadar zarar verdiklerini öğrenecekler. Bir de malum sloganlarının...