MENÜ

İnadına futbol

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Beklentilerin aksine Trabzonspor’un havasını hayli iyi buldum, birkaç formsuz oyuncunun bozuk ruh hali dışında. Özellikle Burak-Selçuk uyumu göz kamaştırıyor, Pawel’in performansı ise Umut’un formasını zorluyor.

Alın gazetelerdeki spor haber ve yorumları okuyun, açın televizyonu kanal kanal dolaşıp, spor yorumlarını dinleyin. Süper Lig’deki büyük yarışın son 4 haftasına girildiği şu dönemde gerçek mücadelenin geçeceği sahaya yani futbola yönelik pek az şey bulabilirsiniz.

Sağ olsun Başbakan, uzmanı olduğu gündem belirleme becerisini burada da gösterdi ve futbolu unutturdu. Aziz Yıldırım’ın, altına tereddütsüz imza atacağımız geçen yılki “Lig şaibeliydi, Bursaspor şampiyon oldu, şaibe bitti!” şeklindeki haklı yakınmasını unutturup, olayı, daha önce yine Yıldırım’ın sarf ettiği, “Şampiyonluğun sadece sahada kazanılmadığı gerçeğini öğrendim” itirafı (!) noktasına getirdi.

Bütün bunları unutup, mücadelenin futbol tarafına bakma amacıyla, Gaziantepspor maçı öncesi, Trabzonspor’un medyaya ve taraftara açık son antrenmanını izledik.

Bu yazının konusu tek başına futbol olacaktı. Ama bırakmıyorlar.

Buyurun, Trabzonspor resmi sitesi: “Yönetim kurulumuz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da siyasi anlamda her partiye ve oluşuma eşit uzaklıkta durmaya özen gösterecektir. Trabzonspor siyaset üstüdür.”

Taraftarlar iş başında
Eğer bu yazılanlara inanan bir yönetici varsa, eyvallah! İnadına futbol! Kırık burunla, tıpkı Burak gibi maçı tamamlamak amacıyla doktora karşı çıktığı görüntüleri hala hafızalarda olan Tolga’nın, bu haliyle 7 gün sonra maske takarak bıraktığı yerden görevinin başına dönme çabasıdır bize “İnadına futbol” dedirten. Zaman zaman başını sıktığı için acısını gizleyemeyen Tolga’ya içleri buruk gönderdikleri alkış sağanağıdır antrenmanı izleyen taraftarların. Burada işte emeğin kutsallığının, varsa ki artık kimse yok diyemiyor, onu sömürenlere isyanıdır, “İnadına futbol” sözü.

Karaman-Engin barışmış
Tolga’nın maskesi değil tek başına antrenmana damgasını vuran kuşkusuz. Genel hava şu: Yarış hala devam ediyor olsa da, ortada birkaç gün öncesinin coşkusu yok gibi. Ünal Karaman-Engin soğukluğu bitmiş... Garip gelecek ama Yattara neşesini bulmuş... Serkan normal antrenman düzeyini yakalamış olsa da, yok o coşku. Belki de fırtına öncesi sessizliğidir kim bilir?

Bünyesinden çıkardığı aday adaylarından sonuç alamayan... Ama Galatasaraylı adayın yeni ve iştahlı Trabzonsporluluğu’yla, nedeni her neyse sportif anlamda “makam aklama” misyonunun gereğini yerine getiren. Bu konudaki eleştirileri de, “Trabzonspor siyaset üstüdür!” diyerek bertaraf etmeye çalışan. “İyi oynayan kazansın!” şeklindeki müthiş destekle (!) “Başbakan bizi kastetti!” diyerek tatmin olan yönetime inat, antrenman sahasına bakıyoruz ısrarla...

Selçuk-Burak çok uyumlu
Umut demoralize. Selçuk ve Burak uyumu keyif verici. Pawel daha bir hırslı ve forma ısrarcısı. Egemen bir ara hafif sakatlandı, yürekler ağızda. Ne olur ne olmaz, Bora, teknik ekibin gözbebeği. Jaja hala gamsız. Cale’de Piotr rahatlığı, Colman’a kenardan eş-çocuk morali. Alanzinho top cambazlığı peşinde.

..Ve Şenol Güneş: Talimatlarını vermiş, kenarda... Ruh hali, 2 gün önceki açıklamasında yer alan şu sözlerinde saklı:

“Olabilecek haksızlık ve yanlışlıkları içimize attık, atmaya devam edeceğiz. Yine de günü gelince, söylenmesi gerekenler söylenecektir. Bizim istediğimiz kimseye haksızlık yapılmaması, kimsenin de haksızlık yapmaması”

İnadına futbol yani!

YORUM YAZ