Arama

Popüler aramalar

Güneşli günler...

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Eskişehirspor maçı öncesinde H.Avni Aker Stadı’nın hoparlörlerinden, dün vatan haini ilan edilirken, bugün mezarından rant elde etmeye çalışanlarca paylaşılamayan büyük ozan Nazım Hikmet’in şiirinden bestelenen Edip Akbayram’ın söylediği “Güzel Günler Göreceğiz” şarkısı yankılanıyordu... “Çocuklar inanın inanın çocuklar. Güzel günler göreceğiz güneşli günler...” dizeleri belli ki Şenol Güneş’i karşılamak amacıyla defalarca tekrarlandı...

Güneş’in Trabzonspor için çok şey ifade ettiği malum, görkemli imza töreni de bunun bir kanıtı.

Futbolculuk dönemi başarılarla dolu... Tüm şampiyonluklarda olan 3 oyuncudan biri, Türkiye’nin rekoru kırılamayan kalecisi. Teknik direktörlüğünde şampiyonluk hariç tüm kupaların, puan rekorunun sahibi... 96’daki Fenerbahçe maçının en önemli mağduru Türkiye’yi dünya üçüncüsü yapan ama kimseye yaranamayıp Güney Kore yollarına düşen Güneş’in tekrar dönüşü, hem kendisi hem de kulübü açısından büyük önem taşıyor. Zira, Trabzonspor ciddi bir bunalımın içinde. Ekonomik anlamda borcu artan, sportif anlamda derece zafiyeti yaşayan bir kulübü devralmak, öyle her babayiğidin harcı değil. Bu nedenle Güneş’in bu koşullarda görev kabul etmesini iyi anlayıp, kendisine saygı duymak gerekli...

Kurumun kendisine duyduğu ihtiyacı doğru yorumlayıp elini taşın altına koyan Güneş’in en son çalıştığı dönemin aksine isteyerek görev kabul etmesi, eminiz performansına da olumlu yansıyacaktır.
Ünal Karaman’ın Eskişehir maçı sonrasında kullandığı; “Bizim herhangi bir teknik direktöre değil, Şenol Güneş’e ihtiyacımız var” ifadesi kurumun duyduğu hassasiyeti de fazlasıyla özetliyor.

Güneş’in Trabzonspor’la yeni buluşmasında birçok sorunun da birlikte geleceği kesin, sonuçta toplumun her kesiminde sağlam bir güven duygusunun var olduğu söylenemez. Güneş’in futbolun zirvesine oturmasıyla kurumda oluşan ve ısrarla savunulan yapının tartışmaya açılacağı da muhakkak...

Ancak dedik ya şu anda Trabzonspor’da bir nevi olağanüstü hal durumu var ve detaylara takılmadan bu şansın kullanılması da beklenmeli... Gerçek olan şu ki; hem bu yönetimin zirvesindekiler için Şenol Güneş’le birlikte çalışma süreci yaşamadan gitmek hem de Güneş için böylesi uyumlu olabileceği bir ekiple çalışamamak, doğrusu fırsat kaybı olacaktı. Şimdi bu uyumun kuruma katkılarının ne seviyede olacağını beklemekten başka çare yok.