Futbola uzanan eller!

Aralarında yönetici, teknik adam ve futbolcu eş ya da yakınları da bulunan “pembe” kimlik sahibi diğer konuklarla kulübün profesyonel bayan görevlisine, “kamusal alan” gerekçesiyle verilmeyen vize, bu seyahatte nelerle karşılaşılacağının sinyali gibiydi aslında. Orada gördük ki, gayet normal bu vize engeli. Kamusal alanda “yok sayılan”, otomobilin direksiyonu bırakın, ön koltuğunda bulunabilme hakkını daha yeni elde edebilen kadının maçla, sportif organizasyonla ne işi vardı sahi!
Haberin Devamı ›
Bazı Kuzey Afrika Ülkeleri’nde yaşanan ve Türkiye’de malum makamlarca, “kulak verilmesi gereken ses” diye nitelenen ancak, Bahreyn’de terörist faaliyet olarak algılanan halk yığınlarının özgürlük ve demokrasi isyanı, malum olduğu üzere, Suudi Arabistan tanklarının desteğiyle bastırıldı. İşte bu nedenle duyulan güvenlik sorunu, karşılıklı yazışmalarla giderildikten sonra gerçekleşen seyahatte gördük ki; burada güvenlik gibi bir sorun gerçekten yok. Malum önlemlerle çevresindeki tüm etkilerden özenle korunuyor Arap halkı. Ama tez canlı biz Türk’leri çileden çıkaran bir anlayışları var. 2 saat süren pasaport kontrolü, kötü niyetten ya da özellikle yapılmış değil. Tek nedeni bu anlayış yani ehlikeyiflik!
Haberin Devamı ›
Mekke ziyareti, geziye katılanların kişisel durumları, özelleri yani, maça geçelim. 150-200 dolayındaki bölümü Türk, 22 bini aşkın “Erkek” futbolsever için farklı bir gece oldu. Cidde’nin adeta simgesi olan ve dünyanın en yükseğe su fışkırtan (ki 312 metre olduğu söyleniyor) Kızıldeniz’deki su fıskiyesinin çevresindeki lazer görüntülerini andıran gösterilerden sonra geçilen Ahmet Cemila’nın jübile maçı, bizler için, yüksek desibelli Arap müziği eşliğinde “Allahım ne zaman bitecek bu işkence” dedirten bir ortamda gerçekleşti. Al İttihad takımında, 4 kaleci değişikliği, kulübeyle saha arasında en fazla 5 dakikada gerçekleşen oyuncu takası, eskiden kadroda yer almışlar, direkt oynayanlar ve ara sıra şans bulanlarla toplam 35 oyuncunun kullanıldığı maça ne kadar yoğunlaşabilirse insan, ise biz de o kadar yoğunlaştık.
Gel de böyle bir ortamda, maçı 3-1 kaybeden ve milli takımın maç arasından yararlanıp böyle bir şansı bekleyen, bulunca da, çok istemesine rağmen değerlendiremeyen yedek oyuncuları eleştir.
Onlara yazık, bu teklifi kabul edip, binlerce kilometre yola giderek, başta iklim koşulları olmak üzere yaşadığı ortamla her anlamda birbirine tam zıt bir ülkede, üstelik çok ciddi bir yarışın içindeyken 3 gün geçiren takımın, idari ve teknik yöneticilerine de ders oldu bu seyahat. Bize de tabi ki!
Geriye söylenecek tek söz kalıyor: Futbola uzanan eller... Durum o kadar vahimdi yani!