Engin'i savunmak!

Haberin Devamı ›
İnsanları geçmişine takılıp yargılamaya kalksak, bu ülkede kalpazanların, evrakta sahtecilik yapanların vs hangi mevkilere yükseldiğini önümüze koyarlar ki, bu konuda hiç kimseye, özellikle de bu yazının konusu Engin’e, o sıfatı kendisine yakıştıracak kadar haksızlık yapamayız. Bu nedenle artık deneyimli kategorisine, Milli forması nedeniyle rahatlıkla koyabileceğimiz ve futbolu düşündüğünde yeteneklerini sahaya yansıtma özelliğine şapka çıkardığımız Engin’in, son vukuatı nedeniyle geçmiş vukuatlarının temcit pilavı gibi pişirilip önüne konulmasına gönlümüz razı olmaz. Hadi “üçlük” işindeki “tahrik ve ısrarı” hafifletici neden olarak görelim ama son yaptıklarına göz yumulmasını doğru bulmayız. En azından kendi geleceği için.
“Aşırı hırsı nedeniyle bir hata yapmıştır” mazeretini kabul ettik diyelim. “Hareketi Güneş’e değildi!” gibi pembe yalanı da makul bulalım. Ama “Bu konudaki yazı ve yorumların Trabzonspor’un başarısızlığının beklentisi olan yazı ve yorumlar olduğunu düşünüyorum” şeklindeki açıklamaya, “orada durun!” deriz. “Yok artık” yani.
Böyle bir açıklama, kötü örnek teşkil eder, Engin’i de korumaz, harcar. Oysa ki Engin, hareketinin bedelini ödediğinde kendine gelir ve özeleştirisini yapar. Sonra da görevinde daha profesyonel davranır, Fair-Play’e dikkat eder, tersinde yok olur gider.
İşler iyi giderken kolay olan yöneticilikte fark, kriz dönemlerinde ortaya çıkar. O noktada bazıları, nedense kendileri dışındaki herkesi, “kuruma düşman”, eleştirileri “saldırı” görürler. Ellerinde gazete ve dergi küpürleri, muhbirlik-yalakalık düzeylerini artırarak yeni dönemde kendilerine yer bulmaya çalışan bazıları da, “manipülasyon” peşinde koştururlar.
Engin olayı mı? Onun çözümünüyse Şenol Güneş’in üzerine yıkar, aradan sıyrılırlar.